Şu anda alâkadar olman gereken tek polis benim, tamam mı? | Open Subtitles | أنا الشرطي الوحيد الذي يجب أن تشغل نفسك به الآن، اتفقنا؟ |
Sana şunu söyleyebilirim. Onun kirli olmadığını düşünen tek polis benim. | Open Subtitles | كل ما أستطيع قوله هو أني الشرطي الوحيد الذي يظن أنه شريف. |
Onu tutuklayan tek polis ben olamam. | Open Subtitles | لس وكأنني الشرطي الوحيد الذي اعتقله علي الاطلاق |
Aslına bakarsan, bu konuyu bilen tek polis olmam her şüphe duyduğunda bir şeyler yapmak zorunda olduğum anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | أتعلم؟ فقط لأنني الشرطي الوحيد الذي يعلم شيئاً حيال هذا الأمر لا يضع على عاتقي مسؤولية فعل شئ كلما ساورك قدر ضئيل من الشكّ. |
Etrafta gördüğüm tek polis sizsiniz, memur bey. | Open Subtitles | الشرطي الوحيد الذي رأيتهُ هنا، هو أنت. |
Manya Surve'yi yakından gören tek polis sensin. | Open Subtitles | أنت الشرطي الوحيد الذي رأي مانيا سورفي) علي مَقرُبة) |
Sonra fark ettim ki Davidson geçen sene kaybolan tek polis değil. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} من ثمّ أدركتُ أنّ (ديفيدسون) ليس الشرطي الوحيد الذي فُقد العام الماضي. |
Bu şehrin itiyacı olan tek polis sensin Barbrady. | Open Subtitles | أنت الشرطي الوحيد الذي تحتاجه هذه البلدة (باربريدي) |
Onunla konuşan tek polis Malcolm'du. | Open Subtitles | (الشرطي الوحيد الذي تحدث إليه كان (مالكولم |
Bende de Vidor'da güvenebileceğim tek polis memurunun o olduğuna dair bir intiba oluşmuştu. | Open Subtitles | وكانت لدي فكرة... أنه الشرطي الوحيد الذي أستطيع الثقة به في (فايدور). |