Uçaktaki konuşmamızdan sonra tüm şirketin tehlikede olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | بعد المحادثة على الطائرة لقد كانت الشركة بأكملها على المحك |
Uçaktaki konuşmamızdan sonra tüm şirketin tehlikede olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | بعد المحادثة على الطائرة لقد كانت الشركة بأكملها على المحك |
O halde bütün şirketi tutuklamanız gerekiyor. | Open Subtitles | حسناً، سيكون عليك إذن أن تعتقل الشركة بأكملها |
Ama birilerinin bu işe bulaştığı hakkında en ufak bir şüphe bile olsa bütün şirketi tehlikeye atar ben de bunu istemem. | Open Subtitles | ولكن، إذا كان هناك حتى أدنى فرصة أن هناك شخصا آخر متورطا أنهم يضعوا الشركة بأكملها بخطر ولا يمكنني قبول هذا |
Kendini mi öldüreceksin veya, veya tüm şirketi başımıza mı yıkacaksın bilemiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف إن كنت تريد أن تقتل نفسك أو تدمر الشركة بأكملها |
Kendi işini düşünme. bütün şirket tehlike altında. | Open Subtitles | انسى عملك إن الشركة بأكملها على المحك هنا |
Bu işi ciddiye almadığım için tüm şirket sona geliyordu | Open Subtitles | لهذا جمعت الشركة بأكملها لأننا لا نأخذ الأمر بمحمل الجد |
Onun tüm şirketin önünde küçük düşmesini istedim, Turks ve Caicos Adaları'ndaki sahilde uzanıp senin hazırladığın sahte izin talebine gülmesini değil. | Open Subtitles | أريد إذلاله أمام الشركة بأكملها لا الاستلقاء على احد شواطيء (تيركس و كايوكس) يضحك على الطلب المُزور الذي قمتي به |
Sikimle bütün şirketi tehlikeye attığıma inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق أنني اعرض الشركة بأكملها للخطر .بسبب عضوي |
bütün şirketi yok etmeye çalışan biri. | Open Subtitles | اعتقد أنه يستطيع إسقاط الشركة بأكملها |
Buraya gelmeden önce oradaydın ve sonra tüm şirketi ve birçok insanın hayatını mahvettin! | Open Subtitles | فهذا كان قبلما أن تأتي هنا وتدمر حياة العديد من الناس في الشركة بأكملها |
Ama tüm şirketi plaja geri götüremem. | Open Subtitles | أجل، لكن لا يمكنني أخذ الشركة بأكملها إلى الشاطئ |
tüm şirketi tehlikeye atabilirdi. | Open Subtitles | كانت لتعرّض الشركة بأكملها للخطر |
Tek başına hareket ettin, bir sahtekârı işe aldın ve bütün şirket bunun bedelini ödüyor. | Open Subtitles | قمت بها بنفسك, و عينت محتال و الشركة بأكملها تدفع ثمن هذا |
Stancroft'u duydun, bütün şirket tehlike altında. | Open Subtitles | هل سمعت عن (ستان كروفت) الشركة بأكملها في خطر. |
Yılda bir kez büyük bir toplantıyla tüm şirket bir hafta boyunca bir araya geliyor. | TED | نعقد اجتماعًا كبيرًا مرة في السنة حيث تجتمع الشركة بأكملها لمدة أسبوع. |