Bu suçluluk duygusu, uzun zamandır seni içten içe yiyor. | Open Subtitles | هذا الشعور بالذنب كان بداخلك يسيطر عليك لمدة طويلة جدا |
Ve sende bir sonraki kurbanı TV'de gördüğünde suçluluk duygusu hissetmezsin. | Open Subtitles | ولن يكون عليكِ الشعور بالذنب عندما تري ضحيّته التالية على التلفاز. |
Yol açtığı suçluluk duygusu, zihne daha ağır bir yük olur. | Open Subtitles | إنه يقود إلى الشعور بالذنب مما يلقي المزيد من الأعباء على العقل |
Tammy gibi ruhlar burada sıkışıp kalır, genellikle suçluluk duygusuyla ilgilidir. | Open Subtitles | الأشباح التى تتعثر هنا مثل تامي ، عادة بسبب الشعور بالذنب |
Ama hissettiği suçluluk duygusunu atması zaman alabilir. | Open Subtitles | لكنه يعانى الكثير من الشعور بالذنب و الذي يجب أن يتدبره. |
Bu suçluluk duygusundan kurtulabilir miyim bilmiyorum ama bunlardan kurtulabilirim. | Open Subtitles | كانت غلطتي تعلمين لااعلم اذا كنت ساتخطى الشعور بالذنب |
Bütün bu şeyler, beni parçalıyor-- kabuslar, suçluluk duygusu. | Open Subtitles | الأمر كله يمزق قلبي الكوابيس، الشعور بالذنب |
Sadece bil, öyle suçluluk duygusu ile doluyum ki, şu ankinden, daha fazla acı çekebileceğimi düşünemiyorum. | Open Subtitles | يجب أن تعرفي فقط أن الشعور بالذنب يقتلني لا أظن أنه ممكن أن أعاني أكثر مما أعانيه بالفعل |
Bu çakra zevk ile ilgilidir ve suçluluk duygusu tarafından tıkanır. | Open Subtitles | الشكرة تتعامل مع المتعة وتعترض من قبل الشعور بالذنب |
Bu sözleşmeyi görünce bazı hatıralarım ve yaptıklarımdan dolayı bir suçluluk duygusu geri döndü. | Open Subtitles | فقط ، رؤية ذلك العقد أعادت معها فيضان من الذكريات و الشعور بالذنب لما فعلته بك |
Ama suçluluk duygusu akut stres bozukluğuna yol açmış. | Open Subtitles | لكن الشعور بالذنب اظهر نفسه في اضطراب توتري حاد |
Önce suçluluk duygusu başlar. | Open Subtitles | ويأكلك من الداخل كالسرطان يأتي الشعور بالذنب أوّلا |
Sonsuza kadar suçluluk duygusuyla mı yaşayacaksın? | Open Subtitles | هل تريد العيش مع هذا الشعور بالذنب إلى الأبد؟ |
Çok kötü olmuş ama sanıyorum bir altın madeni sahibi olmak suçluluk duygusunu hafifletecektir. | Open Subtitles | حسناً، هذا شيء سيء للغاية ولكن أتصوّر أنّ إمتلاك منجم ذهب سيخفف الشعور بالذنب |
Kendine bir iyilik yap ve suçluluk duygusundan kurtul. | Open Subtitles | الآن، إصنع معروفاً لنفسك توقف عن الشعور بالذنب |
Sorumluluk, günah değil anahtardır. | Open Subtitles | شكرا الشعور بالذنب هو المفتاح وليس الخطيئة |
Merak ediyorum acaba bunu üşengeç olduğu için mi, nostalji olsun diye mi yoksa suçluluktan dolayı mı saklıyor? | Open Subtitles | أتسائل إذا كان يحتفظ بهذا كسلاً أو الحنين للماضى أو الشعور بالذنب. |
Ama çektiği vicdan azabı, asit gibi yedi bitirdi onu. | Open Subtitles | أظن أن الشعور بالذنب ..... أكل أحشائة مثل الحمض الحارق... |
Onlara söyleceğimiz bir bahane, onları üzecek ve bizde suçluluk duygusunun altında kalacağız. | Open Subtitles | أي عذر سنعطيهم اياه سيهبط علينا فقط مع سيل من الشعور بالذنب. |
Aradığın kati o değil. Eğer olsaydı her yerinden suçluluğu görünürdü. | Open Subtitles | إنّه ليس القاتل، لو كان القاتل فكان سيعتريه الشعور بالذنب. |
Yahudi suçluluğunu bırak, baba. Ne yapıyorsun? | Open Subtitles | توقف عن الشعور بالذنب الخاص باليهودية أبي , مالذي تفعله؟ |
Vicdan azabını dindirecek biri lazımdı. | Open Subtitles | شخص يخفف عنك الشعور بالذنب. |
Artık senin stajyerin değilim. Suçlu hissetmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | انا لست متدربة لديك بعد الان ليس عليك الشعور بالذنب |
Birden fazla kişiden hoşlandığın için kötü hissetmene gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك الشعور بالذنب لأن لديك مشاعر لأكثر من شخص |
Suçluluk duyuyor ve beni terk ettiği için kendini kötü hissediyor. | Open Subtitles | تموت من الشعور بالذنب وتشعر بشكل فظيع لأنها هجرتني |
Ama. Kendini suçlu hissetmeye başıyorsun.sonrada biz kavga etmeye başlıyoruz ve suçu hep bana atıyorsun.. | Open Subtitles | لكنك تبدأ فى الشعور بالذنب حيال ذلك ثم نبدأ فى الشجار و تلقى باللائمه على |