Evliliğimizde tutku yaratmak için öğretici cinayet pornosuna ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | لا نحتاج الى جرائم القتل الإباحية لإيجاد الشغف في حياتنا |
tutku sizin yeteniğinizi en üst düzeyde ifade etmenize yardım eden şeydir. | TED | الشغف هو الأمر الذي سيجعلك تبدع التعبير الأسمى عن موهبتك |
İşte üreticilerde ilgin olan şey şudur onlar tutku ve merakla birşeyler yapmaya çalışırlar ve başarısız olmaktan asla çekinmezler. | TED | اذا الشيء المثير للاهتمام حول الصناع انه اننا نصنع بدافع الشغف والفضول ونحن لا نخشى الفشل. |
Woods Hole Okyanus Enstitüsü'nde, benimle aynı tutkuyu paylaşan meslektaşlarım olduğu için çok şanslıyım. | TED | في معهد وودز هول لعلوم المحيطات، أرى أنني محظوظة جدًا لأنني أعمل مع زملاء نتشارك نفس الشغف. |
Her Yale öğrencisinden beklediğimiz vasıflardan bir tanesi tutkulu olmalarıdır. | Open Subtitles | حسناً,أحد المميزات التي نريدها عند طلاب يال هو الشغف |
Bir kadının kendi gelişimi için tutkuya sahip olması en önemli şeydir. | TED | الشغف الذي يملكه هذه المرأة لنموّها الشخصي هو الشئ الأهم. |
Bir hayalin en önemli amacı hayallerin, tutkunun, mutluluğun kaynaklandığı noktayla ilişkiye geçmemizi sağlamaktır. | TED | الهدف الأهم هو جعلنا نتواصل مع مصدرهذه الأحلام ، من حيث يأتي الشغف ، من حيث تأتي السعاده |
Ve beni hayretler içinde bırakan, görmeyi kesinlikle tahmin etmediğim şey ise bu sorunu konuştuğumuz herkeste var olan tutku ve öfkeydi. | TED | وما صدمني، هو شئ لم أتوقع أبدًا أن أجده، هو الشغف والغضب الذي يعتري كل من تحدثنا معه بشأن هذه المسألة. |
tutku böyle yerlerde can bulur. Hep böyle değil midir? | TED | الشغف والحب يعيشان هنا. أليس هذا دائماً صحيح؟ |
Üniversite'de tutku,amaç ve kariyer üzerine bir bölüm yok. | TED | فليس ثمة تخصص جامعي في الشغف أو الغاية أو الهدف. |
Ben, hafife alınan katılımcıyı seçin derim gizli silahları tutku ve amaç olan kişiyi. | TED | أقول اختاروا المرشح الأقل أهمية، من أسلحته الخفية الشغف والهدف. |
Dünyada görmek istediğimiz değişim, tutku; berraklık ise plan gidişatına yardım edebilmektir. | TED | الشغف حول التغيير الذي نريد أن نراه في العالم، والوضوح بأننا قادرون على تقديم المساعدة لرسم الطريق. |
İkinci olarak var olsalar dahi ve onlara yapışsanız dahi en fazla altı ay sonra, yine eskisi gibi sefil hayatınız için üzüleceksiniz. Çünkü tutku içinizdedir, | TED | وثانيا، حتى لوكان موجوداً وكنتم مشدودين اإليه، لن يستغرق أكثر من ستة أشهر لتشعروا بنفس الأسى، والتعاسة التي تشعرون بها الآن، لأن الشغف موجود في داخلكم. |
Ama zevk, tutku ve sevinç hâlâ orada. | TED | و لكن المتعة، و الشغف و البهجة بالعمل ما زالت الأساس. |
Romantik bakış açısına göre önce tutku geliyor, sonra duyguların taşması ve sonra bütün bunlar bir şekil alıyor. | TED | وجهة النظر العاطفية تلك تقول أن الشغف بالشئ يأتي أولاً ثم تتدفق تلك العاطفة لتتشكَّل بطريقة ما في صورة معينة. |
Olimpiyatların özünü oluşturan o sözcüğü, tutkuyu hep kalbimde taşımak istiyorum. | TED | فإنني أرغب في أن أحمل في قلبي دائماً شعار هذه الأولمبياد الشغف والحب |
Gerçek bir erkeğin sana nasıl tutkulu bir gece yaşatabileceğini öğrenmek istemez misin? | Open Subtitles | ألا تريدين أ؟ ن تعرفي ماذا ستفعل لك ليلة من الشغف مع رجل حقيقيّ؟ |
Bir erkeğin kendi kişisel gelişimi için tutkuya sahip olması en önemli şeydir. | TED | الشغف الذي يملكه هذا الرجل لنموّه الشخصي هو الشئ الأهم. |
Ben ikisinin, tutkunun ve sevincin sadece birbirlerine özel olmadığını söylüyorum. | TED | ما أقصده أنّ الإثنين، الشغف و البهجة، ليسا بالضرورة متلازمين. |
Bu kadar genç bir adamın böylesine tutkuyla konuşması enderdir. | Open Subtitles | من النادر على شاب مثلك أن يتحدث بهذا الشغف |
Fiziksel değil kültürel bir ihtiras var. | Open Subtitles | نتشارك الشغف نفسه للمعرفه أكثر منه شغفا جسديا |
Elaine, umarım kıyafetlere dikkat ediyorsundur çünkü gözlerimi tutkudan ayıramıyorum. | Open Subtitles | إلين، آمل أن تنتبهي للملابس لأني لا أستطيع الاغفال عن الشغف. |
O zaman tutkunu kullan. Öfkeni kağıda döktür. | Open Subtitles | استغلّ هذا الشغف ضع هذا الغضب في إطار خطابي |
Ve yöntemleri ve teknolojiyi gerçekleştirebilmeye yetecek tutkumuz vardı. | TED | وكان لدينا ما يكفي من الشغف لإخراج العمليات التقنية إلى حيز الوجود. |
İçimde bu motosiklete binme zevki ve tutkusu varken neden evde durayım? | Open Subtitles | ريثما أحس بهذا الحب و هذا الشغف لركوب الدرجات النارية فلما علي البقاء في المنزل؟ |
Tutkusunu sağ duyusunun önüne koyuyor, seksi bir İngiliz aksanı var, içten, moda anlayışı var. | Open Subtitles | هو يضع الشغف فوق الحس العادي لديه لكنة بريطانية رائعة هو مذهل |
Bu tanıştığım adamların tutkuları için neler yaptıklarını fark ettim. | TED | وأدركت أن سبب هذا هو أن الرجال الذين التقيت بهم شديدي الشغف لما صنعوه |