Ama, en doğru şeyi, bu gece onların yatağında yapacağız, tamam mı? | Open Subtitles | لكنك تعلمين أننا سنقوم بفعل الشيء الصائب في سريرهم الليلة، حسنا؟ |
Pencereden sıvışırken bana doğru şeyi yapmamı mı söylüyorsun? | Open Subtitles | أتخبرني بفعل الشيء الصائب بينما تخرج عبر النافذة؟ |
Yanlış yapmamın sebebi sana doğru şeyi yaptırmaya çalışmam yüzündendi. | Open Subtitles | السبب الذي جعلني أقترف الخطأ هو محاولتي جعلكِ تفعلين الشيء الصائب |
Sadece onun için doğru olanı yaptığıma emin olmak zorundayım. | Open Subtitles | كنت أريد أن أتأكد أني... أفعل الشيء الصائب فحسب ... |
Ve genelde sana ne yapacağını söylemem... çünkü genelde doğru olanı yaparsın, ama bu kez yapmıyorsun. | Open Subtitles | وأنا عادة لا أخبرك ماذا تفعل لأنك عادة ما تفعل الشيء الصائب لكنك هذه المرة لم تفعل |
Korkmadık. Böyle yapıyoruz çünkü yapılacak doğru şey bu. | Open Subtitles | لسنا خائفين، فقط نظن أن هذا الشيء الصائب لفعله. |
- Uzun zamandır, ilk defa doğru şeyi yaptığımı hissediyorum. | Open Subtitles | ،أشعر, كأنني ولأول مرة ،من فترة طويلة أنني أفعل الشيء الصائب |
doğru şeyi yaptığın için seri zaferler takımının ana oyuncularından biri değilsin. | Open Subtitles | إنّك لست في خط لتكون لاعب وسط في فريق الإنتصارات المتتالية، لأنّك فعلت الشيء الصائب وحسب. |
Polis icabına bakmıyorsa, doğru şeyi basın yapmak zorunda. | Open Subtitles | الشرطة لا تقدم المساعدة، وعلى الصحافة أن تفعل الشيء الصائب. |
doğru şeyi yapmakla ilgili bir şeyler söylediğini hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكّر إنّك قلت شيئاً حيال فعل الشيء الصائب. |
Sana doğru şeyi yapman için son bir şans tanımaya geldim. | Open Subtitles | عدت لاعطيك فرصة أخيرة بأن تفعل الشيء الصائب |
Belki şimdi de çok farklı değilsindir, yani hala doğru şeyi yapmaya takıntılısın ve bu bize epeyce pahalıya mal oluyor ailene de bağımsızlığını ilan eden dış kolonilere de. | Open Subtitles | بان أسعى خلف الجنرال ربما لست مختلف كثيراً الآن أعني، أنك لا تزال مهووسا بفعل الشيء الصائب |
Tüm bunları, alt tarafı doğru şeyi yapmak için kaybetmek istediğini sanmıyorum. | Open Subtitles | حسناً، لا أعرف إنّك ... لا أظن إنّك تود أن تخسر كل هذا فقط من أجل فعل الشيء الصائب. |
Hey, güçlü olmak zorundasınız. doğru olanı yapıyorsunuz. | Open Subtitles | عليكِ أن تكوني قوية فأنتِ تفعلين الشيء الصائب |
Ben de tam onlara abilerinin doğru olanı yapmaya çalıştığı için öldürüldüğünü söyleyecektim. | Open Subtitles | وكنتُ سأخبرهما أنّ أخيهما مات لأنّه كان سيفعل الشيء الصائب. |
Çünkü Doğru olan bu, doğru budur ve doğru olanı yapacaksın. | Open Subtitles | لأن ذلك شيء صائب، سيكون عليك فعل الشيء الصائب. |
Birbirimizden nefret ettiğimizi biliyorum ama lütfen, lütfen, lütfen bu seferlik, doğru olanı yap. | Open Subtitles | أعلم أننا نكره بعضنا البعض، ولكن رجاءً، رجاءً، رجاءً فقط هذه المرة، افعل الشيء الصائب له |
O kadar zor olduğunu tahmin bile etmeden doğru olanı yapmayı çok basitmiş gibi gösteriyorsun. | Open Subtitles | تجعلينها تبدو سهلة لفعل الشيء الصائب أنك لا تخمني حتى أن الامر بهذه الصعوبة |
Baban doğru olanı yapmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | ان ابوك كان يحاول ان يعمل الشيء الصائب |
Gidip onu almanın doğru şey olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | اعتقدت أن الذهاب لأحضاره كان الشيء الصائب |
Onun da zor bir durumda olduğunu biliyorum, Doğru olan şeyin bu olduğunu söyleyecek çünkü reddetmek için mantıklı bir sebep yok. | Open Subtitles | أعلم أنه في موقف صعب عليه أن يخبرني بأنه الشيء الصائب لفعله لأنه لا يوجد أي سبب معقول للقول بأنه ليس كذلك |