Ama çok Garip olan şey, insanları defnetme izni için belli büyüklükte bir araziniz olmasına gerek yok | TED | ولكن الشيء الغريب حقا هو أنك لست بحاجة لامتلاك قطعة أرض ذات مساحة محددة قبل أن يسمح لك بالبدء بدفن الناس فيها. |
Garip olan şey şu ki biz son zamanlarda bir hayli ilerleme kaydetmiştik. | Open Subtitles | الشيء الغريب هو أننا كنّا نحرز تقدماً كبيراً مؤخراً |
Fakat garip şey şu ki, bu dersi 150 sene önce öğrenemedik. Hiç birimiz gerçekten buna inanmıyor. | TED | لكن الشيء الغريب أنه نحن لم نستوعب هذا الدرس بعد ١٥٠ عاما لا أحد منا حقيقة يصدق ذلك |
Kalbim yine o garip şeyi yapıyor. | Open Subtitles | يفعل قلبي ذاك الشيء الغريب مجدّداً |
Bu Haven'da gördüğüm ilk tuhaf olay değil Nathan ve sadece bir haftadır buradayım. | Open Subtitles | هذا ليس الشيء الغريب الأول الذي رأيته في "هايفن" ومضى على وجودي أسبوع واحد فقط، أيمكنك أن تخبرني ما الذي يجري هنا؟ |
Tuhaf olan, çocuğun babası, oğlunun kaybolduğu günle aynı gün aynı yerde kaza yapan bir kadını arabasına almış. | Open Subtitles | الشيء الغريب أن والد الشاب أقلّ امرأة كانت قد تعرضت لحادث هنا في نفس اليوم الذي اختفى فيه ابنه |
Anılarla ilgili Komik olan şey, tam olarak güvenilemez olmasıdır. | Open Subtitles | الشيء الغريب بشأن الذّاكرة، لا يُمكنك الوثوق بها تماماً. |
En tuhafı da, parçalarının patlamada sağlam kalmasıdır. | Open Subtitles | {\pos(192,220)}الشيء الغريب بأن مكونتها قد نجت من الإنفجار |
İşin ilginci tek bir üzgün insan yok. | Open Subtitles | الشيء الغريب لايوجد وجه حزين بينهم |
İşin tuhaf tarafı, sanırım hepimiz kazanmayı istiyorduk. | Open Subtitles | الشيء الغريب أني أعتقدت أنجميعناأرادالربح |
Garip olan ise, eğer bunu doğru okuyorsam kendilerini uyandırmak için bir zaman belirlememişler. | Open Subtitles | الشيء الغريب , مع ذلك إذا قرأتُ هذا بشكل صحيح لم يكونوا قد أعطوا أنفسهم نداء للاستيقاظ |
- Evet, ama Garip olan deliklerin onu sığmayacağı kadar küçük olması. | Open Subtitles | أجل، لكن الشيء الغريب أن الفتحات كانت صغيرة جداً لتسمح له بالسقوط بها |
Garip olan tek şey; doğumundan beri var olan 5. ve 6. omurlar. | Open Subtitles | الشيء الغريب هو الفقرة الخامسة و السادسة، لكنك تملك هذا منذ الولادة |
Bu garip şey, bir müddet buradaki insanlarla barış içinde yaşamış. | Open Subtitles | الشيء الغريب أنه رقد بسلام لـفترة زمنية، |
Ormanda gördüğümüz o yuvarlak, garip şey de neydi? | Open Subtitles | ماذا كان هذا الشيء الغريب ذلك الشيء المستدير الذي رأيناه في الغابة ؟ |
Ama alışmamız gereken garip şey şu. Okul iyi durumda. | Open Subtitles | و لكن الشيء الغريب الذي يجب أن نعتاد عليه هو أن المدرسة بحالة جيدة |
..."ve sağdaki garip şeyden sağa dön" ama o garip şeyi tarif edemezsiniz çünkü orada garip şey olduğunu bilirsiniz, yani kafanızda her zaman vardır. | Open Subtitles | ومن ثم انعطف يميناً عند ذلك الشيء الغريب ولكن لايمكنك أن تصف له ماهو ذلك الشيء الغريب لأن كل ماتعرفه عنه هو أنه شيء غريب , فهمتم ؟ |
- Tanık olduğunuz tuhaf olay neydi? | Open Subtitles | ما هو الشيء الغريب الذي رأيته ؟ |
Ama asıl Tuhaf olan şey, Erica resimde sürekli yer değiştirip duruyordu. | Open Subtitles | ولكن الشيء الغريب أن إيريكا الصغيرة كانت تغير موضعها فى الصورة |
Ama.. Komik olan şu ki İnsanlar hep iyi olmayan şeyleri yapar | Open Subtitles | ولكن الشيء الغريب أن الناس يداومون على فعل أشياء مضرة لهم |
En tuhafı da her iki listede de aynı isimlerin olması. | Open Subtitles | والـ... الشيء الغريب هو... ، |
İşin ilginci tek bir üzgün insan yok. | Open Subtitles | الشيء الغريب لايوجد وجه حزين بينهم |
'Ama işin tuhaf tarafı, daha da inanılmaz bir şey oldu.' | Open Subtitles | " ولكن الشيء الغريب هو أنه حدث شيء لا يصدق بكثير" |