Motor parçalarıyla ilgili söylemek istediğin bir şey var mı? | Open Subtitles | ال، هناك الشّيء الذي تُريدُ لإخْبارنا عن قِطعةِ محرّككَ، إبن؟ |
Tekrar gelene kadar beni oyalayacak bir şey söyle. | Open Subtitles | قُولْي الشّيء الذي سَيَبقي لحين تَرْجعُي إلى هنا |
Öyle bir şey ki, bize asla zarar veremez. | Open Subtitles | الشّيء الذي يُمْكِنُ أَنْ أبداً لا يُحطّمُنا من المحتمل. |
Genelde başladığım bir şeyi bitirmek zorunluluğunu hissederim. | Open Subtitles | تقريباً أَنْ أُرغَمَ بالإكْمال الشّيء الذي بَدأتُ. |
Genelde başladığım bir şeyi bitirmek zorunluluğunu hissederim. | Open Subtitles | تقريباً أَنْ أُرغَمَ بالإكْمال الشّيء الذي بَدأتُ. |
İngiliz mutfağında sevdiğin bir şey var mı, Poirot? | Open Subtitles | هناك الشّيء الذي يَحْبُّ في فنِ الطبخ الإنجليزيِ؟ |
O arazide bulduğumuz bir şey, Mulder. Çünkü her şey orada başladı. | Open Subtitles | الشّيء الذي وجدنا في ذلك الحقل، مولدر، لأن ذلك حيث بدأ. |
Babasından geçmiş bir şey olabileceğini düşünüyor musun? | Open Subtitles | تعتقد هذا الشّيء الذي يمكن أن يمرّر من قبل الأبّ؟ |
bir şey vücut organlarını yedi ve başka bir yerde kustu. Katili bulabilmişler mi? | Open Subtitles | الشّيء الذي أكل عدّة أعضاء جسم وقذفهم في مكان آخر. |
Beni güçlendiren ama tadı iğrenç olmayan bir şey bul. | Open Subtitles | بحث الشّيء الذي يَقوّيني ولا يَذُوقُ مثل الفضلاتِ. |
Belki bize yardımcı olabilecek bir şey aklınıza gelir. | Open Subtitles | لَرُبَّمَا أنت يُمْكِنُ أَنْ تُفكّرَ به الشّيء الذي قَدْ يُساعدُنا. |
Bu arada nişancılığını geliştirmen için sana bir şey aldım. | Open Subtitles | في هذه الأثناء إشتريتُ الشّيء الذي قَدْ يُساعدُ في نجاحِكَ في التصويب. |
Bu yüzden, size nüfuz veren bir şey giyin derim. | Open Subtitles | لذا، أوصيك بقوة ملابس الشّيء الذي يعطيك سلطة |
Bir gün bize Wraithlere karşı tamamen bağışıklık kazandıracağını umduğumuz bir şey. | Open Subtitles | الشّيء الذي نتمنّى يوما ما انه سيجعلنا محصّنين بالكامل ضدّ الريث. |
Seni mutlu edecek bir şey yapmış olma düşüncesi yüzünden kardeşimi evden atmak istiyorum. | Open Subtitles | الفكر بإنّني الشّيء الذي قد أعطاك شعور دافئ وضبابي يجعلني أريد الرفس أختي الخاصة خارج بيتي. |
üzerinde saçı olabilecek herhangi bir şey. | Open Subtitles | الشّيء الذي قَدْ كَانَ عِنْدَهُ شَعرُه عليه. |
Tatlım, seni mutlu eden bir şey bulmana inan çok sevindim. | Open Subtitles | الحبيب، أَنا مبتهجُ وَجدتَ الشّيء الذي يَرضيك. |
İnanç, korkutma ve göz dağı verme ile kazanılabilecek bir şey değildir. | Open Subtitles | الإيمان الشّيء الذي لا يُمْكن أنْ يُرْبَحَ من خلال الإرهاب والخوفِ |
Geçen gün, sana öğrettiğim şeyi yap. | Open Subtitles | أفعل ذلك الشّيء الذي علمتك إياه بالمرّة السابقة |
Size huzur ve sükunet veren bir şeyi gözünüzde canlandırmaya çalışın. | Open Subtitles | أريدك أن تعطي لنفسك صورة بصرية الشّيء الذي يعطيك شعور السلام والصفاء |
Sanırım hepsinin onları özel yapan şeyi görmelerini istedim. | Open Subtitles | أظنني أردت أن أريهنّ الشّيء الذي يجعلهنّ مميّزات |