Karakter gücü saf bir şekilde erdemle ve yalnızca iradeyle gelişen Alfa. | Open Subtitles | إنه يحدث لأصحاب الشخصيات القوية والنفوس الصافية المليئة بالفضائل وقوة الإرادة الشديدة |
Son gelen bilim adamının eşi 80 kilo saf adaleden oluşmuş olup yeni büyümeye başlayan güzel bir bıyığı vardı ve kocasıyla her konuştuğunda bölgedeki tüm aslanlar kaçışıyordu. | Open Subtitles | زوجة اخر عالم كان هنا كانت تزن 180 رطلا من العضلات الصافية وشاربها كان يوشك على النمو |
Ne zaman saf içgüdülerin devreye girecek? | Open Subtitles | مُنْذُ مَتَى قبل ذلك غرائزكَ الصافية تُسيطرُ؟ |
Gözünüzü açın, yüreğinizi koyun, maç bizim! | Open Subtitles | العيون الصافية و القلوب الممتلئة لا يمكن أن تخسر |
Bedava yemek ve yatak temiz hava muhteşem atmosfer ve en iyi coğrafi konum. | Open Subtitles | ، توفير تكاليف أجرة الأكل و السكن ، الطبيعة النظيفة الصافية ، البيئة الفسيحة و الممتعة |
net gelirin, 1 milyon doların üzerinde olmalı. | Open Subtitles | القيمة الصافية لا بدّ أن تكون أكثر من مليون دولار |
Bu beyni durdurmak için saf alkol kullanmalısınız. | Open Subtitles | الكحول الصافية لا يمكن ان توقف هذا الدماغ |
Ama bundan sonra bir daha işe dahil olamazsınız çünkü o saf, mükemmel bok gemiden indiğinde sadece bana ait olacak, şu anda yanımda olmadığınız için. | Open Subtitles | لكن لا تأتوا إليّ لإعادة التزوّد بعد هذا لانه بخروج البضاعة الصافية مباشرة من القوارب ستكون لي وحدي بما أنكم لا تعتزمون |
Bu çok açık. saf yetenek. | Open Subtitles | حسنا ، كنت اظن ان الامر واضح الموهبة الصافية |
Onun bütün vücudu saf enerjiden ışıldıyor ve ona muazzam güç ve büyüklük veriyor. | Open Subtitles | يشع كامل جسدها بالطاقة الصافية مزودها بقوتها الهائلة وحجمها |
Fakat şu ana kadar çevirebildiğim kadarıyla, sadece saf nefret dışında sevgiyi hissetme yeteneği yok gibi görünüyor. | Open Subtitles | ولكن مما استطعت ترجمته فيبدو أنه ليس بمقدورها الشعور بالحب فقط الكراهية الصافية |
Selina'yı kurtardım. saf içgüdüydü. | Open Subtitles | حميت سيلينا من الجراثيم الغريزة الصافية. |
Bu madde ve anti madde saf enerjiden oluştu. | Open Subtitles | هناك مادة، ومادة مضادة تُنتج من الطاقة الصافية |
Döngünün kaynağını belirleyip saf aktarıma odaklanmam lâzım. | Open Subtitles | عليّ فقط تحديد أصل الحلقة و أُركّز على الإشارة الصافية |
Tespitime göre bu ruh sarmaşıkları dengesiz saf enerji formundalar. | Open Subtitles | لقد قمت بالافتراض ان هذه الكرمات الروحانية هي نوع من الطاقة الصافية الغير مستقرة |
- saf kas. Ve bebek teninden. | Open Subtitles | مصنوع من العضلات الصافية وجلد مثل جلد الطفل. |
Gözünüzü açın, yüreğinizi koyun, maç bizim! | Open Subtitles | العيون الصافية و القلوب الممتلئة لا يمكن أن تخسر |
Gözünüzü açın, yüreğinizi koyun, maç bizim! | Open Subtitles | لا يمكن أن تخسر العيون الصافية و القلوب الممتلئة لا يمكن أن تخسر |
Nehir suyuyla rengini eşleştirmem gerekiyor sonra bu tertemiz suyun rengini değiştiriyorum ve bu temiz suyu bulanık hala getiriyorum, ama çok değil. | Open Subtitles | علي أن اعادل لون مياه النهر لذلك على تحويل المياة الصافية في هذا المسبح وجعل هذا الماء الصافي غامضاً |
Bu link size ulaştıysa, net servetiniz, "Paralı" Askerler Macera Programı için ön elemeyi geçmenize yeterli demektir. | Open Subtitles | إذا استلمت هذه الوصلة فإن قيمتك الصافية تؤهلك لبرنامج جندي المستقبل |
Sınırsız haz eksi sıfır acı eşittir maksimum haz başka bir deyişle, tam da tecrübe makinesinin sunduğu durum. | TED | المتعة اللامتناهية مع انعدام الألم تساوي المتعة الصافية العظمى، أو بكلمات أخرى، نفس السيناريو الذي تقدمه آلة التجربة. |
Kuru hava teleskoplar için çok elverişli, ve ayrıca, bulut örtüsü dağın zirvesinin aşağısında böylece teleskoplar 300 gün bulutsuz gökyüzüne hakim olabiliyor. | TED | والهواء الجاف مناسب جدا للتلسكوبات، وكذلك، غطاء السحب هو أدنى من قمة هذا الجبل بحيث يكون للتلسكوبات حوالي 300 يوما من السماء الصافية. |