Tek istediğim o çocuk ve onu ilk uçakla Amerika'ya götüreceğim. | Open Subtitles | كل ما أريده هو الصبى وسوف أستقل أول طائرة عائداً لأمريكا. |
çocuk West'in albaya gitmek için hafta sonunu beklediğini söyledi. | Open Subtitles | الصبى قال ان ويست انتظر لنهايه الاسبوع حتى يخبر الكلونيل |
O küçük çocuğu kim eğitiyordu bilmiyorum ama müthiş bir iş çıkarıyordu. | Open Subtitles | لم اكن اعرف من الذى يدرب هذا الصبى لكنهم قاموا بعمل مُذهل |
- Ben bu çocuğu kartvizitle bile yolarım. - Ne olur ne olmaz. | Open Subtitles | يمكننى أخذ هذا الصبى على سطح السفينة فقط كن على الجانب الآمن |
çocuğun annesi hayattaki tek oğlunu kurtaran bu Yahudi'ye, defalarca teşekkür etti. | Open Subtitles | وكانت أم الصبى ممتنة جداً لذلك الصبى اليهودى الذى أنقذ أبنها الوحيد |
Ve orada sen, o çocuğa yaşama gücü verdin. | Open Subtitles | أنت ذهبت إلى هناك و ألهمت ذلك الصبى أن يتشبث بالحياة |
Tanrım. Bu çocuk 11 yaşına basmadan seks yapmış olur. | Open Subtitles | هذا الصبى سوف يحصل على علاقة حين يبلغ 11 سنة |
Kaçmaya çalışan çocuk bir tavuk gibi dalgaların arasında çırpındı. | Open Subtitles | الصبى الذى حاول الهروب إنحرف مساره حتى يصبح كالدجاجه المقطعه. |
- Seyis yamağı mı? - Evet, atları tımar eden çocuk. | Open Subtitles | خادم الاسطبل نعم ، الصبى الذى ينظف الاسطبلات |
Ateş eden çocuk değildi başka biri ateş etti. | Open Subtitles | الصبى لم يُطلق مسدسه بل هناك آخر قد اطلق مسدسه |
İşte bu çocuk bizimle geldi ve içkilerimizi ısmarladık sıra ona geldiğinde dedi ki... | Open Subtitles | فى هذه المرة الوحيدة ذهب هذا الصبى معنا و قمنا بطلب مشروبنا و حين حان دوره قال |
çocuk iyi ata biniyor. Elleri buna çok uygun. | Open Subtitles | هذا الصبى يمكنه الركوب على ظهر الحصان ، إن لديه يدان كبيرتان |
Bir çocuğu nasıl olur da böyle bir yerde bırakabilirsin. | Open Subtitles | لتترك هذا الصبى يتجول فى مكان سيىء مثل هذا |
Bu beyefendi çocuğu suçluyor. | Open Subtitles | انه ليس متهما سيدى هذا السيد هنا ضد الصبى |
Neden çocuğu rahat bırakmıyorsunuz? Size ne zararı var ki? | Open Subtitles | لماذا لا تدعزن الصبى وحده هو لن يؤذى احد |
çocuğu Brownlow'a veriyordu. | Open Subtitles | لقد كانت تمسك الصبى الى كوبرى لندن لبراونلو |
Bir fikrim var. Neden sadece adama çocuğun burada olup olmadığını sormuyoruz? | Open Subtitles | لدى فكرة ، لم لا نسأل الرجل مباشرة عن مكان الصبى ؟ |
çocuğun hak ettiği cezayı bulacağı günü görmeyi umuyorlardı. | Open Subtitles | لقد تمنوا أن يعيشوا ليروا هذا اليوم ، الذى ، كما قالوا يرون فيه هذا الصبى ينال عقابه الطبيعى ينال ماذا ؟ |
çocuğa ağlamasın diye 50 dolar vermek zorunda kaldım. | Open Subtitles | اضطررت الى إعطاء الصبى 50 دولاراً ليتوقف عن البكاء |
Benim için çok geç. Oğlanı al ve havaalanına git. | Open Subtitles | اصبح الوقت متأخر لى خذ الصبى وأذهب للمطآر |
! Sanırım o oğlan t*ş*klarımdan tekini yukarıdaki karın boşluğuma itti. | Open Subtitles | أعتقد أنه هذا الصبى ادخل احدى خصياتى داخل تجويف جسمى |
Kadını rahat bırakın. Sacının teline bile zarar vermezdi delikanlı. | Open Subtitles | دع المرأة وشأنها. لن يؤذى شعرة من رأسها أيها الصبى. |
saat nerdeyse 5:00. çocukla buluşmanın vakti gelmemiş mi sence? | Open Subtitles | حسناً ، إنها الساعة الخامسة آلا تعتقدين أنه من الأفضل مقابلة الصبى ؟ |
Hanımefendi Jo oğlanın bunu tek başına planladığını hiç düşünmeyip onun yerine annesinin canını ve bunun yanı sıra fazladan hizmetkârının bacağını da aldı. | Open Subtitles | السـيدة جو ، لم تـفكر فى ان الصبى لم يخطط لهذا الامر لوحده واخذ حياة والدته عوضاً عن هذا بـِ الاضـافة الى الحـاشية المرافقة له |
söylesene, evlat, bogayla kapistigin zaman ne hissettin? | Open Subtitles | أخبرنى أيها الصبى ، ماذا كان شعورك وانت تصارع الثور |