Bu çocuğun gelecek vaat eden, büyük bir met üretim ve dağıtım ağının halkası olduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | أجد أنه من الصعب تصديق أن هذا الفتى هو العقل المدبر خلف عملية إنتاج الميث التالية والناجحة ومنطقة التوزيع |
Senin beklediğin denli bir zarara sebep olabilecek kadar fişek haznesi olduğuna inanmak zor be. | Open Subtitles | من الصعب تصديق أن هناك ما يكفي في هذا المخزن لإحداث هذا النوع من الضرر الذي تظنه |
O güzel sesin Gomer Pyle 'a ait olduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب تصديق أن ذلك هو صوت جومر بايل |
Charlie Harper'ın çocuk şarkıcısı yıldızı olduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب تصديق أن ( تشارلي هاربر ) مغني أطفال |
Bombanın buraya atıldığına inanmak çok zor. | Open Subtitles | بالنظر لناجازاكي من الصعب تصديق أن هذا هو المكان حيث أسقطت القنبلة |
Bundan 10 yıl sonra insanların kimliğini çalacağına ve kendini öldürteceğine inanmak çok zor. | Open Subtitles | أتعرفي، من الصعب تصديق أن بعد عشر سنوات من هذا سيسرق الهويات ويُقتل |
Albay Howard'ın böyle bir organizasyonun parçası olduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | فصامي (من الصعب تصديق أن العقيد (هاورد |
Buraya iki gün önce şarapnel yağmuru yağdığına inanmak çok zor. | Open Subtitles | حسنًا ، من الصعب تصديق أن هذا المكان ضُرب بواسطة تساقط شظايا سفن الفضاء منذ يومين فقط. |
Babamın bir şeyden korkmasına inanmak çok zor. | Open Subtitles | من الصعب تصديق أن أبي كان خائفًا من شيءٍ ما |