binmek istediğine emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكدة من أنك تريدين الصعود على متنها ؟ |
O uçağa binmek istediğine emin misin? | Open Subtitles | متأكدة من أنك تريدين الصعود على تلك الطائرة؟ |
Orada, bu genç insan o gemiye o tekneye o tıra, o trene binmek üzereyken yanında onu yetiştiren insanlar da vardı. | TED | وهناك، مع ذلك الشاب اليافع وبينما هو على وشك الصعود على متن تلك السفينة، أو ذلك القارب، أو تلك الشاحنة، أو ذلك القطار، معه من قاموا بتربيته. |
Biz binmeden, seni çizgiden geçirdiklerini görmediğimi düşünme. | Open Subtitles | ألا تظنني رأيتهم يسحبونك من الصفّ قبل الصعود على متن الطائرة؟ |
Bence uçağa binmeden durduralım. | Open Subtitles | أقول إننا يجب منعهم قبل الصعود على متن الطائرة. |
Eğer görmezsen, şu sandalyenin üzerine çıkabilirsin ve ben de seni omzuma alır... | Open Subtitles | وإذا لا تستطيع، يمكنك الصعود على ذلك الكرسي، يمكنني أن أضعك فوق أكتافنا... |
Güneş batarken en sevdiğin oyuncağınla bacanın üzerine çıkabilirsin ve kimse seni rahatsız edemez. | Open Subtitles | وعندما تغيب الشمس. يُمكنك الصعود على مدخنتُك وبحوزتك ألعابُك المُفضلة. ولا يُمكن لأحد أن يُزعجك. |
Bu iğrenç. Ahtapota binmek istiyorum. | Open Subtitles | هذا هراء، أودّ الصعود على لعبة الأخطبوط |
Sanki bota binmek istiyor gibiydi. | Open Subtitles | بدا وكأنما تودّ الصعود على القارب |
O kadın uçağa binmek ister mi? | Open Subtitles | هل تُريد السيّدة الصعود على الطّائِرة؟ |
Tüm yapman gereken arabaya binmek. | Open Subtitles | كل ماعليكِ فعله هو الصعود على المركبة |
Gringo Bahía Blanca'ya indiğinde gemiye binmek üzereydik. | Open Subtitles | عندما هبط الخواجــة "في" باهيابلانكا... كنـَّا على وشك ... الصعود على الباخرة. |
Artık biliyoruz. Geriye, Uçan Hollandalı'ya binmek, anahtarı kapmak kaldı. | Open Subtitles | لكننا نعرف الآن، وليس علينا سوى الصعود على متن (الهولندي الطائر)، والحصول على المفتاح |
Ray mi? O işçi mi? Trene binmeden önce ona da dokunmuştu. | Open Subtitles | ...فقط بعد الصعود على القطار ! |