Bütün gazetelerde manşet olmuştu. | Open Subtitles | لقد كان في الصفحات الأولى في كل صحف المدينة |
Ve önemli bir davası olmasının dışında gerçekten seksi ve kârlı bir manşet haberi olacak ki bu da onun vali adaylığını kesinleştirecek. | Open Subtitles | ولن يكون لديه فقط قضية من العيار الثقيل بل ستكون بالنسبة له قصة مثيرة على الصفحات الأولى الرئيسية |
Los Angeles Times yarın manşette yazar: | Open Subtitles | يمكنكم تخيل ماذا سيكتب على الصفحات الأولى لجرائد الغد |
Bu olayların yaşandığı günlerde hep manşette ünlü saçmalıkları vardı. | Open Subtitles | الصفحات الأولى للجرائد مليئة بمناسبات المشاهير الغير هامة |
Bir tahmine dayanarak arazimi ön sayfa haberine dönüştürmek istiyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تطلب مني تحويل أرضي إلى قصة على الصفحات الأولى بناء على تخمين |
Doğru yaparsanız hikâye manşetlere çıkar. | Open Subtitles | نفعل هذا بطريقة صحيحة، وتصبح قصتنا في الصفحات الأولى. |
Eğer ona gidersem araştırmamız gazete manşetlerine çıkar. | Open Subtitles | إذا ذهبت إليه أو استدعيته للتحقيق سيحتل الخبر الصفحات الأولى مع بزوغ الشمس |
Alison ondan manşet olabileceğini düşünüyor. | Open Subtitles | أليسون تعتقد أنه سيصبح فى الصفحات الأولى للجرائد. |
- Şimdiyse manşet olacağız. | Open Subtitles | - نحن الآن في الصفحات الأولى |
Kendini yeniden manşetlere çıkardın. | Open Subtitles | لتعاود الظهور على الصفحات الأولى |
manşetlere taşınacaktır bu haber. | Open Subtitles | سيكون ذلك في الصفحات الأولى |
Gazeteciler beni manşetlerine taşıyıp, resmimin altına, azılı katil yazıyorlar. | Open Subtitles | بعض الصحفيون حصلوا على عرض في الصفحات الأولى بوصفي الوحش القاتل |
Bazıları kafatası kırıkları sonucu kaldırıma sızan kan yüzünden gazete manşetlerine çıkmaya mahkûm olmuşlardı. | Open Subtitles | بعضهم كان مُقدّرًا له أن يظهر على (الصفحات الأولى لجريدة الـ (تابلويد لنزفهم الدماء على جوانب الطريق بسبب تحطم الجمجمة |