| Elimde bir kara kutu vardı ve içindekileri dünyanın görmesine sağlayacaktım. | Open Subtitles | لديَ الصندوق الأسود في يدي وأردت ان أظهر الاسرار للعام كله |
| Ve düşünün, kim derdi ki, süpersonik Concorde'un (uçak) kara kutu uçuş kayıt cihazını, evlerinden çalışan bir grup kadın programlayacak. | TED | ومن كان ليحزر بأن برمجة الصندوق الأسود لطائرة الكونكورد أنجز من طرف مجموعة نساء يعملن من منازلهن. |
| Bana saldırdığından beri görmedim ama kara kutuyu almak için bir plan yapmış. | Open Subtitles | لم أراها منذ أن هاجمتني، ولكن أتوقع أنها قامت بلعبتها على الصندوق الأسود |
| Hayır. kara kutuyu bulmuşlar. Bende sesi indirmeyi yeni bitirdim. | Open Subtitles | عثروا على الصندوق الأسود وكان بمقدوري تحميل هذا التسجيل |
| Kara kutunun içeriğine daha önce de erişimi vardı. Hayatta kalmayı başarmıştık. | Open Subtitles | كانت تستطيع الولوج لمحتويات الصندوق الأسود من قبل ولم يحدث لنا شيء |
| O Kara kutuya neredeyse yüz kere vurdum ama çatlamadı bile. | Open Subtitles | لقد صدمت هذا الصندوق الأسود مئة مره و لم يخذش حتي |
| Bu kara kutu sizinle birlikte hareket hâlinde. Dünyanın neresine giderseniz gidin, çok ama çok nekes bir karakteri var. | TED | ويتحرك هذا الصندوق الأسود بصحبتكم عندما تسافرون حول العالم، وهو بخيل جداً جداً. |
| Araştırmacıların bazen ortaya çıkardığı ancak bazen bizim bilmediğimiz bu tür gizli ön yargıların ve kara kutu algoritmalarının hayat değiştiren sonuçları var. | TED | هكذا تحيز مخفي وخوارزميات الصندوق الأسود والتي لا يُغطيها الباحثون أحياناً ولكن أحياناً لا نعلم، يُمكن أن يكون لديها عواقب تغيير مدى الحياة. |
| Büyük patlama bir uçak kazası olsaydı nesne de kara kutu olurdu. | Open Subtitles | إذا كانت الضربة الكبرى تحطم طائرة الأداة هي الصندوق الأسود |
| Bu kara kutu nerde kaldı? | Open Subtitles | مالذي يؤخركم لهذا الحد مع الصندوق الأسود ؟ |
| Uçaklardaki kara kutu gibi, ama bu hedefleniyor. | Open Subtitles | مثل الصندوق الأسود للطائرات ماعدا أنه مربع |
| O zaman kara kutuyu bulma şansımız kalmazdı. | Open Subtitles | لو كنا فعلنا ذلك، لم يكن سيبقى لدينا آمل بإيجاد الصندوق الأسود |
| Ölümlerin sona ermesini istiyorsan kaynağını ele ver ve kara kutuyu teslim et. | Open Subtitles | إن كنتِ حقاً تريدين إنهاء آمر القتل، فستطعينا مصدركِ وتسلميننا الصندوق الأسود |
| Konuştuğumuz şeyle alakalı. Diğer kara kutuyu ve onun gardiyanını bulmakla ilgili. | Open Subtitles | ما تحدثنا عنه مسبقاً، ايجاد الصندوق الأسود التالي، والحارس الذي يحميّه |
| Bana kara kutuyu vereceksin ve sizi rahat mı bırakacağım? | Open Subtitles | أرسل ليّ الصندوق الأسود وسأوقف كلاب الصيد |
| Kaldır ellerini! kara kutuyu çıkart. Yavaşça masaya koy. | Open Subtitles | أخرج الصندوق الأسود وضعه على الطاولة ببطئ |
| Ayrıca geçen her saat bizi Kara kutunun satılmasına yaklaştırıyor. | Open Subtitles | وكل ساعة تمر تقربنا أكثر من عملية بيع الصندوق الأسود |
| İçeri girdiğimizde doğruca Kara kutuya doğru gidiyoruz. | Open Subtitles | حالما ندخل, سنذهب مباشرةً إلى الصندوق الأسود |
| Bu, Jennifer Egan tarafından yazılmış "Black Box" adlı bir kısa hikaye. | TED | هذه قصة قصيرة من تأليف جينيفر إيقن تسمى "الصندوق الأسود" |
| O küçük siyah kutu bütün radarlardan çok daha öte. | Open Subtitles | هذ الصندوق الأسود الصغير يذهب وراء موجات أى رادار مألوف |
| Arabanın kara kutusu çarpışmanın sadece 5 saniye öncesini kaydetmiş. | Open Subtitles | حسناً الصندوق الأسود للسيارة يبلغ خمس ثواني قبل الصدام |
| Neden uçağın tümünü kara kutudan inşa etmiyorlar? | Open Subtitles | طب ليه مبيعملوش الطائرة كلها من الصندوق الأسود ده؟ |
| Ayrıca bütün dünya üzerinde kara kutuları burada aramak kimsenin aklına gelmez. | Open Subtitles | وآخر مكان في الأرض، يُفكر أحد أن يبحث عن الصندوق الأسود فيّه |
| Günün birinde,birileri bu uçağın kara kutusunu,Atlantik'in dibinden çıkarınca.. | Open Subtitles | في يوم ما، سيعثروا على الصندوق الأسود لهذه الطائرة من المحيط الأطلسي، |
| Haklısın. kara kutuda cevaplar var. Bütün o insanlar ve nasıl öldükleriyle ilgili. | Open Subtitles | أنتِ محقة، الصندوق الأسود يحتوي على الأدلة، حول كيفية موت أولئك الناس حقّاً |
| 24 saat boyunca haberleri inceliyip kara kutuyla karşılaştırma yapıyor. | Open Subtitles | يعمل 24 ساعة، على كل تغذية الأخبار مقابل كل قطعة من البيانات في الصندوق الأسود |
| O küçük siyah kutuyu bana vereceksin, olacak olan bu. | Open Subtitles | ستعطينني هذا الصندوق الأسود الصغير. هذاماسيحدثالآن. |
| - Bir de kara kutudaki hedefin, evet. | Open Subtitles | بالإضافة لهدف الصندوق الأسود أجل |