Tıpkı parmak izleri gibi, bu fotoğrafı gözle karşılaştırmak için kullandı. | Open Subtitles | ومثل بصمات الأصابع، استخدم تلك الصُورة للمُقارنة بين العينين. |
Hepimizin birlikte çekildiği fotoğrafı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتتذكّرين تلك الصُورة التي إلتقطناها جميعاً؟ |
Tamam, Hırsızlık masası bu fotoğrafı rehincilere ve ve müzayede evlerine göndersin. | Open Subtitles | حسناً. اجعل قسم مُكافحة السرقات يُرسل تلك الصُورة لمحلاّت المرهونات والمزادات. |
Neyse, fotoğraf patlamış bir trafoya ait. İnternetten bir trafo fotoğrafı indirdim. | Open Subtitles | على أيّة حال، الصُورة هي لمُحوّل مُنفجر، لذا استخرجتُ صُورة عشوائيّة لمُحوّل من الإنترنت، |
O sahte fotoğraf işini ayarlayan kişinin cep telefonunu teşhis ettik. | Open Subtitles | لقد تعرّفنا على هاتف الشخص الذي أعدّ تلك الصُورة المُزيّفة، |
- Aynen öyle. Ama bu resimde ne anlatmak istediğini tek tek bana anlatmanı istiyorum. | Open Subtitles | بالضبط، لكنّي أعلم أنّك تُريد إخباري كلّ شيءٍ حول هذه الصُورة. |
fotoğrafı siteye yüklemekle kalmamış, her şeyi de o ayarlamış. | Open Subtitles | لمْ ينشر تلك الصُورة فحسب، بل أعدّ كلّ شيءٍ. لكن لماذا؟ |
fotoğrafı onlarca kişiye gösterdim. Kimse bu adliye binasını bilmiyor. | Open Subtitles | لابدّ أنّي أريتُ الصُورة لاثنا عشر شخصا، فلا يبدو أنّ هُناك أحد يتعرّف على قاعة المحكمة. |
- Yaptım, eşleşme çıkmadı. O zaman FGE laboratuvarımıza götüreceğim. fotoğrafı netleştirebiliriz. | Open Subtitles | حسناً، سنأخذه لمُختبر مجموعة المُراقبة الفيدراليّة، وبإمكاننا توضيح الصُورة. |
Bu fotoğrafı daha önce görmedim. | Open Subtitles | لمْ أرَ هذه الصُورة من قبل. |
Üç yıl önceki bu fotoğrafı bulmayı başarmış. Leann Piper'ın öldürüldüğü geceye ait olan. | Open Subtitles | حصلت على هذه الصُورة الفضائيّة لما قبل ثلاث سنوات لليلة مقتل (ليان بايبر). |
Ama Anton o olduğundan emin olmak için fotoğrafı Dimitri adında bir arkadaşına göstereceğini söyledi. | Open Subtitles | لكن قال (أنتون) أنّ عليه... أنّ عليه أن يُري الصُورة لصديق له حتى يتأكّد، -رجل ما يُدعى (ديميتري ). |
- Aradığı şey de buydu Anton'un pasaportta kullanacağı fotoğrafı. | Open Subtitles | ذلك ما كان يبحث عنه... الصُورة التي كان سيستخدمها (أنتون) على جواز سفره. |
fotoğraf, korkusu ve acısıyla ilişkili. | Open Subtitles | الصُورة تربط بيَن الخوف الألم، تسحَق الروح. |
Bu fotoğraf baskın günü çekildi. | Open Subtitles | هذه الصُورة ألتقطت في يوم وقوع الغارة. |
Tyson bulmamızı istemediği sürece o silinen fotoğraf gibi delil falan bırakmaz. | Open Subtitles | (تايسون) لا يترك أدلّة، ما لمْ يكن يُريدنا أن نجدها، مثل تلك الصُورة المحذوفة. |