Çukurlaşmış kaş arası dar burun deliği, ufalanmış yatık kesici diş. Bunlardan bir yüz mü görüyorsun? | Open Subtitles | الإكتئاب المقطّب ، وفتحة الأنف الضيّقة الفتحة ، والأسنان الجانبيّة المتكسّرة |
Kısa etekli dar elbiseli ateşli kızlarla. | Open Subtitles | تنوراتهم القصيرة بلوزاتهم الضيّقة, و أجسامهم الفاتنة |
Ayrıca kurulun ortaya koyduğu dar görüşlü düşünce beni de kızdırdı. | Open Subtitles | ولقد استئت من تلك العقول الصغيرة الضيّقة الأفق، تلك العُقد القمعية تعمل على خنق التفكير المؤسس. |
dar alanlarla ilgili problemim var. Kesinlikle öyle bir yere... | Open Subtitles | لديّ مُشكلة في الأماكِن الضيّقة ... أنا لن أذهب إلى |
O ufacık daracık kostümler içinde durmak ne kadar zor biliyor musun? | Open Subtitles | أتدري مدى صعوبة البقاء داخل تلك الأزياء الضيّقة الضئيلة؟ |
Bunun üzerinde çalışmak için orda bolca vaktin olacak. bilirsin küçük dar bir hücrede. | Open Subtitles | سيكون لديك الكثير من الوقت للتدرب على أدائك في زنزانتك الصغيرة الضيّقة. |
- O dar süveteri giymişti. | Open Subtitles | لقد كانت ترتدي البلوزة الضيّقة |
Bildiğim kadarıyla silahlardan, dar alanlardan nefret ediyordu. | Open Subtitles | لقد قامت "سامنتا" بشراءه من رجل عجوز وأنا أعرف انها كانت تكره الأسلحة وتكره الأماكن الضيّقة أيضا |
Avcılıkta iyi olmayı da seviyorum! Dünyaya olan dar bakış açın tamamen saçma. | Open Subtitles | نظرتك الضيّقة للعالم تُعد عجزاً. |
dar minisi ve cebindeki 24'lü prezervatif paketine bakılırsa hayat kadını sanırım. | Open Subtitles | بالاستناد إلى تنورتها القصيرة الضيّقة وعلبة الواقيات الذكرية في جيبها... أرى أنّها بائعة هوى |
Yürünebilirliği meşhur Portland, Oregon, yerleşim alanlarında "dar Sokaklar" programını geliştirdi. | TED | و(بورتلاند) بـ (أوريغون) عُرفت بأنها مناسبة للمشي وطبّقت برنامج "الشوارع الضيّقة" في المناطق السكنية. |
Brad, ben dar pantolon giymeyi seven palyaçolardanım. | Open Subtitles | حسناً، (براد)، أنا أحد المهرّجين الذين يحبون ارتداء السراويل الضيّقة |
Howard, bir kız eninde sonunda hamleyi görmeyecekse, senin gibi bakışları olan böyle garip konuşan ve o dar, tuhaf pantolonları giyen bir erkekle çıkmaz. | Open Subtitles | هاوارد) , المرأة لاتخرج مع رجل مثلك) بشكلك , بربتك الفاخرة بسراويلك الضيّقة ان لم تكن تتوقع منه |
Adli tıpı dar açıdan düşünürsek yaptığın tam olarak bu. | Open Subtitles | ...تبعاً لنظرة العلوم الجنائيّة الضيّقة |
O ufacık daracık kostümler içinde durmak ne kadar zor biliyor musun? | Open Subtitles | أتدري مدى صعوبة البقاء داخل تلك الأزياء الضيّقة الضئيلة؟ |
- Oyunlardaki gizli ritmi severim, sonsuz bir mücadele içimizdeki gençliğin ölümsüzlüğünü yansıtıyor, o daracık kıyafetlerdeki oyuncuların popolarından hiç bahsetmiyorum. | Open Subtitles | أحبّ النُظم المخفي من اللعبة، المبارايات الخالدة تعكس شبابنا الأبدي، ناهيكما عن مُؤخرات اللاعبين في تلك البناطيل الضيّقة. |