| Geleceğin Uçağı neye benzer? | TED | إذا كيف يجب أن تبدو الطائرة في المستقبل؟ |
| Bu Uçağı karanlıkta kullanmak hiç hoşuma gitmeyecek. | Open Subtitles | سيحل الظلام وأنا لا أريد أن أحلَق بهذه الطائرة في الظلام |
| Biliyorlar! Uçağı yok edecekler! | Open Subtitles | انهم يعرفون كل شئ وسيضربون الطائرة في الجو |
| Uçak Langley Araştırma Merkezi'nde tasarlandı. | TED | ولقد صممت هذه الطائرة في مركز لانغلي للابحاث |
| Uçak 12:00'de kalkıyor, ve ben planladığım gibi içinde olacağım. | Open Subtitles | تغادر الطائرة في الساعة 12: 00 ، و في داخلها انوي ان اكون. |
| Sert bir fırtınadaki bir uçağın kaptan pilotuyum. | Open Subtitles | أنا الضابط الأول على الطائرة في عاصفة قوية. |
| Bazen, insansız hava aracını çim biçme tipi motifle uçururuz ve o alanın resimlerini çekeriz ve bu resimler o ormanın haritasını ortaya çıkarmak için proses edilebilir. | TED | في بعض الأحيان، ونحن نطير الطائرة في نمط من نوع تهذيب الحشائش والتقاط صور للمكان، ويمكن معالجة تلك الصور لإنتاج خريطة لتلك الغابة. |
| Pekala, Uçağı sonsuza dek havada tutamazlar. | Open Subtitles | حسناً . لا يسعهم إبقاء الطائرة في الجو طويلاً بالتأكيد |
| Elimde fırsatım varken o Uçağı havada patlatmalıydım. | Open Subtitles | كان علينا أن نفجر تلك الطائرة في السماء، عندما أتيحت لنا الفرصة |
| Şimdi Uçağı otomatik pilota al ve ayağa kalk. | Open Subtitles | الآن ضعي الطائرة في وضعية الطيران الآلي، وأنهضي |
| Uçağı radarda göremiyorlar. | Open Subtitles | لا يمكنهم أيجاد الطائرة في أي مكان على الرادار |
| Uçağı radarda göremiyorlar. | Open Subtitles | لا يمكنهم أيجاد الطائرة في أي مكان على الرادار |
| Uçağı başka bir eyalete indirmeliyiz. | Open Subtitles | علينا أن نجد ولاية آخرى لتهبط عليها الطائرة في الوقت الراهن |
| Uçağı başka bir eyalete indirmeliyiz. Tamam efendim. | Open Subtitles | علينا أن نجد ولاية آخرى لتهبط عليها الطائرة في الوقت الراهن |
| Uçağı yere güvenli olduğunda indireceğim. Daha erken değil. Tartışma bitmiştir. | Open Subtitles | سأحط بهذه الطائرة في اللحظة التي يكون فعل ذلك آمنا، ليس قبل ذلك، إنتهى النقاش |
| Uçak 12:00'de kalkıyor, ve ben planladığım gibi içinde olacağım. | Open Subtitles | تغادر الطائرة في الساعة 12: 00 و في داخلها انوي ان اكون |
| Bir konuşma yakaladım. Uçak havada. Geliyorlar. | Open Subtitles | التقطعت إرسالاً, الطائرة في الجو,إنهم قادمون كولونيل |
| Motor kayıtlarını kontrol ettim. Uçak iyi durumda. | Open Subtitles | تحققت من سجلات المحرك، الطائرة في حال جيدة |
| Uçak hadisesinden iki hafta sonra uzun zamandır beklenen Paris Zirvesinde Eisenhower'ın özür dilemeyişine kızan Khruschev, soluğu dışarıda alıyordu. | Open Subtitles | بعد أسبوعين من ،إسقاط الطائرة في قمة باريس ،التي طال انتظارها قام خروشوف الحانق على ايزنهاور لعدم اعتذاره بالإنسحاب غاضبًا |
| Bomba yükseklikle harekete geçiyor. Uçak alçalmaya devam ederse bomba patlar. | Open Subtitles | لو إستمرت هذه الطائرة في الهبوط سوف تنفجر |
| Chandler'a bir uçağın nasıl havada kaldığını açıklamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | انني احاول ان اشرح لتشاندلر كيف تحلق الطائرة في الهواء بثبات |
| Görevi sırasında, yer istasyonundaki dizüstü bilgisayara canlı video geribildirimi sağlayabiliyor, ki bu kullanıcıya insansız hava aracının gerçek zamanlı olarak ne gördüğünü gösteriyor. | TED | وخلال مهمتها، يمكنها إرسال فيديو مباشر مرة أخرى إلى كمبيوتر محمول في محطة أرضية، التي تسمح للمستخدم لمعرفة ما هي ترى الطائرة في الوقت الحقيقي. |