"الطبيعة في" - ترجمة من عربي إلى تركي

• doğa
• doğanın

doğa birinin yakın çevresindeyken herkese yarar sağlar çünkü her yaş için canlılık veren etkisini gösterir.
وحضور الطبيعة في بيئة الفرد المحيطة به أمر مفيد للجميع، مذ أن ثبت أنها تملك آثارًا إصلاحية على جميع الأعمار.

Günde bir düzine kadar mektup yazıp, onları dünyanın her yanındaki doğa bilimcilere ve bilim adamlarına gönderiyordu.
‏ كان يكتب ما يصل إلى ١٢ رسالة يوميا إلى علماء الطبيعة في أنحاء العالم. ‏

Buz üstünden yiyecek taşımak için çok erken. doğa Ana bizim tarafımızda, Öyle düşünmüyor musun?
يبدو أن الوقت لا يزال باكرا لجر الطعام عبر الجليد يبدو أن الطبيعة في صفنا اذا

Fakat olması gereken de bu, İnşa edilmiş çevrede doğanın parmak izleri.
ولكن هذا ما يجب أن يكون عليه الأمر، بصمات الطبيعة في بيئة البناء.

Ancak elbette milyonlarca yıllık evrim sürecinde doğanın keşfettiklerine yakın bile değiliz.
ولكن بالطبع، لم نصل بعد لما اكتشفته الطبيعة في ملايين السنين من التطور.

doğa böyle dengesiz bir güce dayanamaz.
ما كانت لتبقى كينونة الطبيعة في ظلّ إنعدام توازن قوى كهذا.

Dağlar ve doğa hakkında birçok şeyi çalışırken öğreneceğim ve öğrendiklerimi sana da öğreteceğim..
أنا سوف أتعلم كثيراً عن الجبال و الطبيعة في هذا العمل و أنا سوف أعلمك عنهم.

doğa kanunlarını evrensel anlamda her şeye elmalara, aylara, gezegenlere ve çok daha fazlasına uyarlanabilecek mükemmel matematiksel cümlelerle formüllerle yazıya dökebildi.
بإمكانه أن يكتب قوانين الطبيعة في جمل رياضية كاملة صيغ تطبق عالمياً

doğa, kendisinin sayısız görkemi içinde büyülü sonsuz çeşitliliği çoğumuzu, kendi çocuklarını birçok amaç için yarattı.
الطبيعة في روعتها الكاملة سحرها الوافر من

Dünyayı bir bitkinin ya da hayvanın gözünden bakmaya başladığınız andan itibaren, farkediyorsunuz ki gerçek kibir burada. peki bu, doğa kültüre karşıdır mı demek oluyor acaba. Bilinç herşeydir. Ve fakat bilincin başabildiği çok önemli bir başka şey de
كلما بدأت بالنظر إلى الأشياء من وجهة نظر النباتات أو الحيوانات ترى أن الغرور الحقيقي هو أنه فكرة الطبيعة في مقابلة الثقافة فكرة أن الوعي هو كل شيء وهذا أمر آخر مهم يفعله

Sonunda bir CD bile yaptılar ve ailelerine ve arkadaşlarına götürdüler. Dolayısıyla CD'de doğa ile kendi tecrübelerini -- kendi araçları ile -- dile getirmiş oldular.
وانتهى الأمر بشريط أغاني الذي أخذوه إلى المنزل لأسرهم وأصدقائهم، معربين بذلك عن تجاربهم الخاصة مع الطبيعة في وسطهم الخاص.

Ve sonra, bir kaç yüz milyon sene evvel, doğa bir başka aşamaya geçti ve dinozorları üretti.
وبعد ذلك ، بمئات الملايين ..... من السنين دخلت الطبيعة في مرحلة جديدة و أنتجت الديناصورات

Burada doğa güçleri iş başında.
هناك قوات الطبيعة في العمل هنا.

"doğa göz kamaştırıcı manzaralara, "ya da görkemli parçalarına rağmen,
"الطبيعة في أكثر جوانبها إبهاراً أو إذهالاً ما هي إلا مجرّد خلفية ومسرّح لمآسي البشر"

Yaşadığınız her gün, her şey bu kadar yozlaşmışken her şey tüketim, ziyan etme ve aç gözlülüğe dayanırken sizin liderleriniz doğa hakkında ne yapabilir ki?
مالذي يمكن لقادتكم فعله ازاء الطبيعة في حين انها فاسدة للغاية بحيث أن حياتكِ اليومية مبنية على الاستهلاك والطمع والاسراف

(Kahkahalar) Ve aslında birçok doğa videosu yollamıştı.
(ضحك) وقد نشر الكثير من فيديوهات الطبيعة في الواقع.

doğanın harikaları, bitki krallığında bitmek bilmiyor.
عجائب الطبيعة في الواقع لم تتوقف عند المملكة النباتية

Ama Çin'de doğanın bu kadar değer görmesinin nedeni etkileyici hayvanlar ya da rengarenk kuşlarla sınırlı değildir.
لكن تقدير الطبيعة في الصين لم ينحصر في الحيوانات الرائعة أو طيور الملونة.

Hiçbir şey doğanın gücünü alt edemez her ne kadar kibirli olsak bile.
لا شيء يطغى على قوة الطبيعة في حال وضع أهمية ذاتنا

Bunu; doğanın, nüfus dengesini ayarlama yolu şeklinde görüyordu.
رأى هذه على أنّها طريقة الطبيعة في إعادة موازين النموّ السكّاني.

Tüm bu kavgalar onun gidiyor gerçeğiyle başa çıkmanıza yardımcı olmak için doğanın bir oyunu.
إنظري، إن كل هذا الشجار هو مجرد طريقة الطبيعة في مساعدتكما على التعامل مع حقيقة أنه سيرحل