Geçen gün biri Amerika'daki ikinci en büyük doğal gaz üreticisi olduğumu söyledi. | TED | قال أحدهم قبل أيام أنني ثاني أكبر منتج للغاز الطبيعي في الولايات المتحدة. |
Önünde sonunda doğal gazdan nasıl kurtulabilriz? | TED | كيف بحق الجحيم قد نستطيع التخلي عن الغاز الطبيعي في مرحلة ما؟ |
Görünen o ki doğal gaz, kömüre olan bağlılığımızın yerine geçiyor, kömür çok daha fazla karbon dioksit salınımı yapıyor. | TED | يتضح من ذلك أن الغاز الطبيعي في طور أن يحلّ محل اعتمادنا على الفحم، والذي يبعث الكثير والكثير من ثاني أكسيد الكربون. |
Biz güneybatı koridoruna giderken, sen fizik tedaviden çıkıyordun ve atık kutusuna epidermik iğneleri atıyordun. | Open Subtitles | كنت خارجاً من حجرة العلاج الطبيعي في الجناح الجنوب الغربي للمشفى كنت تتخلص من محقن ومحلول وريدي |
Şirket bu çevrede doğalgaz sondajı yapıyordu. | Open Subtitles | حَلّ Conservo حفر للغاز الطبيعي في... الحيّ، |
Ayrıca biliyoruz ki, iş yerine doğal saçımızla gelmeye teşvik edildiğimizde özellikle değer verildiğimizi hissediyoruz ve bu da profesyonel gelişmemize yardımcı oluyor. | TED | ونحن أيضًا نعرف حينما نطالب باستخدام شعرنا الطبيعي في مجال العمل، يعزز ذلك تقدير الآخرين لنا وبالتالي هذا يساعدنا على الازدهار والنهوض مهنيًا. |
Bu doğal öğe şehre indiğinde sürreal bir durum oluşuyor. | TED | إنها سريالية عندما يهبط هذا العنصر الطبيعي في المدينة. |
doğal seçilim sürecinin keşfettiği tasarımlar inanılmaz derecede dâhice. | TED | التصاميم الناتجة من عمليات الانتقاء الطبيعي في منتهى الذكاء، في منتهى الذكاء لدرجة عدم التصديق |
...kabaca,herhangi bir örgütlenimin tüm kendi eylemlerini planlamasına ilişkin doğal bir başarma ve elde etme tutkusudur. | Open Subtitles | الطموح الطبيعي في أي منظمة أن تخطط جميع أعمالها |
Ama bence bir kadının hiçbir yerde doğal yeri yoktur. | Open Subtitles | لكن امرأة، كما يبدو لي، لا يوجد لديه مكانه الطبيعي في أي مكان. |
Herhalde alnıma doğal parlaklığını kazandırsın diye sürmedim onu. | Open Subtitles | حسنا، بالتأكيد لم يكن من اللمعان الطبيعي في جبهتي |
Beynin doğal yeniden sarma sürecini simule eder: | Open Subtitles | يشبه الدماغ الطبيعي في عملية تجديد بنية الأسلاك |
39 yaşında sağlıklı birinin düşüp ölmesinin neresi doğal? | Open Subtitles | ما الأمر الطبيعي في فتاة عمرها 39 تسقط لتموت ؟ |
Derin havzanın batı ucundaki doğal baraj muhtemelen depremler sebebiyle yıkıldı ve tufan başladı. | Open Subtitles | السد الطبيعي في النهاية الغربية للحوض العميق إستسلمَ ربما بسب الهزات الأرضية. |
Onu, sanki dünyanın en doğal şeyiymiş gibi tapınakta rahiplerle tartışırken buldum. | Open Subtitles | ولكن هناك كان في المعبد، مناقشة ومجادلة مع الكهنة كما لو كان الشيء الأكثر الطبيعي في العالم. |
Ve birlikte bir aile kurmaya çalışıyorlar ki bu dünyanın en doğal şeyi. | Open Subtitles | وكلاهما معاً يكونان أسرة وهذا الشيء الطبيعي في العالم |
Bay Barron bu durumda daha doğal ebeveyn olabilir. Endişelenme. | Open Subtitles | السيد قد يكون الوالد الطبيعي في هذة القضية |
Hiç fizik terapisi gördü mü? | Open Subtitles | - هل كان لديها أي العلاج الطبيعي في كل شيء؟ |
Benim fizik tedavim aynı saatte | Open Subtitles | كان العلاج الطبيعي في نفس الوقت |