Duygulardan konuşan ben açgözlülükten konuşan Gandi gibi, ama düşünme şeklimizin merkezi düzenleme süreci bu. | TED | عندما اتحدث عن العاطفة ابدو مثل غاندي وهو يتحدث عن النهم, لكنها عملية مركزية في الطريقة التي نفكر بها. |
İleri teknolojiyle filmler yapıyor ve çalışıyorum, ama yine de eğitimci olarak eski kafalıyım. Birazdan yapacağımız alıştırma, düşünme ve dili kullanma şeklimizin dikkatimizi erkeklerden nasıl uzak tuttuğunu cümle yapısı düzeyinde açıklayacak. | TED | أنا أعمل مع -- اصنع الأفلام -- وأعمل مع تكنولوجيا عالية، ولكنني على الطريقة القديمة كمعلم، وأريد أن أشارك معكم هذا التدريب الذي يوضح على مستوى بنية الجملة كيف أن الطريقة التي نفكر بها، أو حرفياً الطريقة التي نستخدم بها اللغة، تتآمر لإبقاء اهتمامنا بعيداً عن الرجال. |
Bu da bizi şu soruya getiriyor: Dil, düşünce şeklimize yön veriyor mu? | TED | وذلك يطرح السؤال: هل اللغة التي نتحدث بها ُتشكل الطريقة التي نفكر بها؟ |
Dilin düşünce şeklimizi nasıl biçimlendirdiğine dair sizinle birkaç örnek paylaştım ve bunu çeşitli yollarla yapıyor. | TED | الآن، لقد أعطيتكم بعض الأمثلة كيف تتمكن اللغة بعمق أن تشكل الطريقة التي نفكر بها، وتقوم بفعل ذلك بطرق متعددة. |
Fakat, benim argümanımı kabul ederseniz sadece kişisel hayatımızı yönlendirme şeklini değiştirmemeli -ki bunu şimdilik bir kenara bırakmak istiyorum- fakat bu bizim halk sağlığı ve çevrenin temel problemleri hakkında düşünme şeklimizi değiştirecektir. | TED | لكن إذا ما قبلت حجتي، فسوف تغير حتماً ليس فقط الطريقة التي نقود بها حياتنا الخاصة، والتي أتمنى أن لا أتحدث عنها حالياً، ولكنها سوف تغير الطريقة التي نفكر بها في المشاكل العظيمة بخصوص الصحة العامة والبيئة. |
Ama sadece kentin fiziksel biçimini değiştirmekle kalmıyor, şehir hakkındaki düşüncelerimizi de ve orada yaşamakla ilgili olan beklentilerimizin ne olduğunu değiştiriyor. | TED | ولكنه لا يغير الشكل المادي فقط للمدينة، إنه يغير الطريقة التي نفكر فيها عن المدينة، وماهي توقعاتنا للحياة هناك. |
Her şey hakkında düşüncelerimizi değiştirmeliyiz. | TED | لا بد لنا من أن نغير بحق الطريقة التي نفكر بها حيال كل شيء. |
İşimizle ilgili düşünce şeklimiz, işimizi değiştiriyor. | TED | الطريقة التي نفكر بها عن عملنا تغير عملنا |
Amy O'Toole: Teşekkür ederim, Beau. İnsanlar ve maymunlar arasındaki ilişkiyi birbirimize benzediğimiz için düşünce yoluyla görmenin kolay olduğunu düşündük. | TED | إيمي أوتول: شكرا لك بو. كنا نظن أنه من السهل أن نرى الصلة بين البشر والقرود في الطريقة التي نفكر بها، نظراً لأننا نبدو سواسية. |
düşünce şeklimizi. | Open Subtitles | الطريقة التي نفكر بها. |
(Kahkaha) (Alkış) Biz "biz dünyayı değiştirdik" yazmasını istiyoruz ve bu konuştuğumuz konular hakkında düşünme şeklimizi değiştirerek olur. | TED | (ضحك) (تصفيق) نحن نريدها ان تكتب: لقد غيرنا العالم و جزء من الطريقة التي فعلنا ذلك بها كانت بتغيير الطريقة التي نفكر بها بتلك الاشياء |
ve süper güçler savaş hakkındaki düşüncelerimizi değiştirmeliyiz. | Open Subtitles | والقوي العظمي بحاجة للتغيير الطريقة التي نفكر بها حول الحرب الإلكترونية |
Bu yüzden, bir defasında denizaltının penceresinden baktığımızda, Dünya'daki yaşam hakkındaki düşüncelerimizi kökten değiştiren bir şey keşfettik; keşfettiğimiz şey, yaşamaya devam etmek için daima güneş ışığına sahip olmak zorunda olmadığımız. | TED | لذا في نظرة خاطفة من نافذة الغواصة إكتشفنا شيئاً أحدث ثورة في الطريقة التي نفكر بها بأشكال الحياة وهي من غير الضروري توفر أشعة الشمس لاستمرار الحياة. توجد كائنات كبيرة هناك وبعضها قد يبدو مألوفاً. |