İzin verin, sizleri, özellikle de siz gençleri, seçtiğiniz bu yolda, gidebildiğiniz kadar ileri gitmeniz konusunda teşvik ederek başlayayım. | TED | لذا دعوني أبدا بحثكم و خصوصا على الجانب الشاب منكم على هذا الطريق الذي اخترتم لتذهبوا إلى أبعد ما يمكن |
Seçtiğimiz bu yolda güvene fazla yer kalmıyor, değil mi? | Open Subtitles | الطريق الذي إخترناه.. لا يمنحنا مكانا أكبر للثقة، أليس كذلك؟ |
Ve şimdiye kadar izlediğimiz yol buydu. | TED | وهذا هو الطريق الذي نكون عليه في الأعمال التجارية |
Elbette, gidilecek yol bu değildi. | TED | بالتأكيد، لم يكن هذا الطريق الذي يجب أن نسلكه. |
Pekâla Sean, geldiğimiz yoldan aynı şekilde geri dönmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تمشي للخلف من نفس الطريق الذي جئنا منه |
Artık onun evden ne zaman ayrıldığını parkta normalde hangi yoldan gittiğini öğreniyoruz. | Open Subtitles | وفجأة نعرف متى غادرت منزلها ما هو الطريق الذي عادة تسلكه حول المنتزه |
Ama aklın yolu, yani bizim yolumuz... bizi şu insanlara götürmüş... | Open Subtitles | و لكننا نتبع العقل إنه الطريق الذي جلب لنا هؤلاء الناس |
Telefonda konuştuğum kişi-- - Geldiğin yöne git ve buradan defol. | Open Subtitles | إرجعي من الطريق الذي أتيت منه وأخرجي من هنا |
Gördüğüm bir kabus değildi, mirasımdı. Bizi soktuğum yolun sonuydu. | Open Subtitles | لم يكن كابوسًا، كان إرثي نهاية الطريق الذي بدأنا بِه |
Hepimiz sonsuz bir yoldayız. Adı ve çıkışı olmayan bir yolda. | Open Subtitles | جميعنا على نفس الطريق الانهائي، الطريق الذي بلا إسمٍ أو مخرج. |
Belli ki çevreyi, halk sağlığını ve gıda güvenliğini riske atan bu yolda devam edemeyiz. | TED | ومن الواضح، انه لا يمكننا مواصلة هذا الطريق الذي يعرض البيئة و الصحة العامة والأمن الغذائي إلى الخطر. |
Senden beklenen yolda ilerlemeyi çok istiyorsun. | Open Subtitles | أنت تريد الكثير لتسير في الطريق الذي تريده |
Hangi yolda olduğunu bile bilmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن حتى يعرف الطريق الذي نسلكه لم يكن واعياً على الإطلاق |
Burasi bilgisayar tablolarindan olusmus bir yol geridonusum yapilan sehirlerin en buyuklerinden. | TED | هذا هو الطريق الذي عبد من قبل لوحات الكمبيوتر في واحدة من أكبر المدن حيث يقومون بإعادة التدوير. |
Yalnızca Joseon Kralı'nın yürüyebileceği yol Sam Do. | Open Subtitles | الطريق الذي فقط يستطيع أن يمشية ملك جوسون .. سام دو |
yol önümüzde. Buradan itibaren dereyi takip edeceğiz. | Open Subtitles | لا داعي لبدأ التساؤل عن الطريق الذي يجب ان نسلكه |
Her zaman gideceğimiz yoldan geri gelip suyun karşısına geçebiliriz. | Open Subtitles | نحن يمكن ان نرجع من الطريق الذي جئنا منه. |
Ramos'un göstereceği yoldan gidersen,señor, akıllılık edersin. | Open Subtitles | ..ستكون حيكم إذا سلكت الطريق الذي أخبرتك به.. |
Niye geldiğimiz yoldan dönüyoruz, ben onu anlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | ما أحاول معرفته هو سبب العودة من الطريق الذي جئنا منه |
Aslında yürüdüğüm yolu, yani eserlerimde bu görüşün olduğunu ve benim kim olduğumu keşfetmeye giden yolu, beni bu keşfe doğru götürecek araç olarak gördüm sadece. | TED | أن الطريق الذي سلكته للإستكشاف هذا التركيز في عملي وكوني من أكون, رأيت أنه فقط بهذا الطريق للإستكشاف. |
Yarın sizi uygarlığa geri götürecek yolu burada işaretledim. | Open Subtitles | لقد علمت هنا على الطريق الذي سيعيدك غدا للحضارة. |
İnsanlar en az uğraş ile kendilerine en çok kazancı getirecek yolu seçerler. | Open Subtitles | الناس تختار الطريق الذي يوفر لهم أفضل النتائج بأقل مجهود |
Telefonda konuştuğum kişi-- - Geldiğin yöne git ve buradan defol. | Open Subtitles | إرجعي من الطريق الذي أتيت منه وأخرجي من هنا |
İsa'ya alçalmış Bu İyi Samari'nin de aldığı yolun aynısıdır. | TED | إنّه نفس الطريق الذي اتّخذه السامري الصالح. |