kafeteryada yolda araçla hayvan ezen birine dönüşen bir kız gördüm liseyi sevmeliyim. | Open Subtitles | رأيت فتاة سوف تصبح حجر على الطريق في الكفتريا يجب ان تحب الثانوية |
Böyle büyük bir aletle açık yolda giderken adamın karnı acıkıyor tabii. | Open Subtitles | القيادة على الطريق في شاحنة رائعة كهذه يمكن أن تشعِر رجلا بالجوع |
İkimiz de uzun yola gidiyoruz o yüzden erken saatte yolda olmamız lazım. | Open Subtitles | آه, أمامنا رحلة طويلة، لذلك نود أنْ نكون على الطريق في وقـت مبكر. |
Tamam, öyle de, belirli bi günde, bu yoldan sence kaç kişi geçiyordur? | Open Subtitles | نعم. ولكن كم من الناس لا تعتقد ينزل هذا الطريق في يوم معين؟ |
Birden fazla sefer, uyuya kaldım ve seansın sonunda beni yoldan itmeleri gerekti. | TED | وكنت أغط في النوم في أكثر من مرة وكان على من كانوا داخل الغرفة أن يدفعوني بعيداً عن الطريق في نهاية كل جلسة علاج |
yolun herhangi bir noktasında durup paraları değiştirdiniz mi? | Open Subtitles | هل وقفت على الطريق في مكان ما وقمت بتبديل الأموال؟ |
Böbrek ısmarlayacağım, çünkü benimki yolda bir yerlerde kaldı. | Open Subtitles | اعتقد بأني سأطلب صحن كلاوي تركت كليتي خارج الطريق في مكان ما |
yolda gelirken Steve, kafayı çekti. | Open Subtitles | في الطريق في السيارة الاجرة ستيف دخن مخدرات |
"Benim kızım yolda oynuyordu ve şu kütük tırlarından birinin freni boşalmış." | Open Subtitles | كانت ابنتي الصغيرة تلعب على الطريق في الوقت الذي كانت تمر فيه شاحنة الأخشاب وفقدت مكابحها |
Bizi o gece yolda bulmasaydın ne olacaktı? | Open Subtitles | ماذا لو أنك لم تجدنا على الطريق في تلك الليلة؟ |
Taktım TV kablosunu kıçına bu bir yolda ölüm noeli her cuma çatımda bu bir yolda ölüm noeli | Open Subtitles | ووضعت كابل التلفاز في مؤخرته انه قتل الطريق في العيد كل أحد هو يصعد الى السطح |
NASCAR'ım var NFL'im de bu bir yolda ölüm noeli bu aptal geyik hayatımı değiştirdi bu bir yolda ölüm noeli bir dahaki sefere karımın üzerinden geçeceğim | Open Subtitles | لدي ناسكار و ان اف ال ايضا انه قتل الطريق في العيد هذا الغزال الغبي غير حياتي |
İki yaralıyı sağlık ekibiyle beraber yolda bıraktık. | Open Subtitles | تركت جريحين مع المسعفين على الطريق في الخلف |
Bir daha yoldan geçtiğiniz zaman şöyle hayal edin. | TED | عندما تعبرُ الطريق في المرة القادمة، فكر في هذا. |
Sense, yağmur fırtınasında hasta bir rakunu yoldan çekmek için arabayı kenara çekmemi sağlayan kadın gibi davranıyorsun. | Open Subtitles | وانت تتصرفين كما انت المرآة التي تجعلني اتوقف على جانب الطريق في عاصفة مطرية من اجل راكون مريض |
Gecenin bir yarısı, ormanda dolaşmak için yoldan çıktım. | Open Subtitles | تسلّلتُ إلى خارج الطريق في منتصف الليل لأخذ رحلة خاطفة في الغابة. |
Araba dün gece yoldan çıkmış. | Open Subtitles | تبدو السيارة كأنها خرجت من الطريق في الليلة الماضية. |
Bu yola doğru git onu bulursun ve gözlerini dört aç. | Open Subtitles | اسلك الطريق في هذا الاتجاه وابقى عينيك مفتوحة |
Sabah erken yola çıkacaksak yatalım artık. | Open Subtitles | حتى نتمكن من ضرب الطريق في وقت مبكر. الجميلة. |
Peki bu yolun seni nereye götüreceğini düşünüyorsun? | Open Subtitles | ماذا تعتقد إلى أين يؤدي بك هذا الطريق في النهاية؟ |
Belki de bizi bulmak için yolun öbür ucundan çıkagelir aniden. | Open Subtitles | ربما ستأتي ماشيةً على الطريق في أي لحظة تبحث عنا. |