| Bazen, bu küçük çocuk okulda sınıf arkadaşına ansızın bıçak çekerdi. | TED | في بعض الأحيان، ذلك الطفل الصغير حين كان في المدرسة رفع سكينًا على زملائه بالمدرسة. |
| Bazen aynı küçük çocuk büyük anne ve babasında kalırdı ve şefkatle atları beslerdi. | TED | أحيانًا نفس ذلك الطفل الصغير عندما يكون عند جده وجدته، يطعم الخيول برأفة. |
| O küçük çocuk, biri öfkesine hâkim olamadı, hata yaptı diye ya da başka bir sebep yüzünden öldü. | Open Subtitles | وهذا الطفل الصغير ميت لأن أحدهم فقد أعصابه أو أخفق أو الله فقط من يعرف |
| Sıradaki..çok yetenekli bir ufaklık var | Open Subtitles | المتسابق التالي هو الطفل الصغير صاحب القلب الكبير |
| Cadı yeniden kahkaha atmış ve küçük çocuğu bir mantara, kız kardeşini de, bir salyangoza çevirmiş. | Open Subtitles | همهمت مجددا محولةً الطفل الصغير الى حبة فطر |
| Ve şimdi göreceğiniz bu küçük çocuğun iki dakika içinde beş hipotez deneyeceği. | TED | وما سترونه الآن هو كيف أن هذا الطفل الصغير سيختبر خمس فرضيات على مدى دقيقتين. |
| Bu küçük bebek sinyal gönderirse, havalanırız. | Open Subtitles | هذا الطفل الصغير هنا يرسل إشارة، وصلنا انطلاقه. |
| Zavallı bebeğim, taksi çağır. | Open Subtitles | الطفل الصغير الفقراء. استدعاء سيارة أجرة. |
| Garson kız ve topu olan küçük çocuk. Çok akıllıcaydı. | Open Subtitles | تعرفين , النادلة ثم الطفل الصغير بالكرة ذكية جداً |
| Çocuk... tatlı derken, saçına sakız yapışmış bir küçük çocuk gibi mi... | Open Subtitles | متى تقولين لطيف هل تقصدين الطفل الصغير لطيف |
| Peşimden beni bulmak için gelmenden hoşlanan o küçük çocuk değilim artık. | Open Subtitles | أنا لستُ ذلك الطفل الصغير الذي كان يحب مجيئك للعثور عليّ |
| Ama haklıysan, ve şu an bir şey söylersek o zaman Maggie cezalandırılabilir ve o küçük çocuk ortada kalır. | Open Subtitles | لكن اذا كنتي محقه وقلنا لها شيئا ربما ماجي ستعاقب والمصروف ينقطع عن الطفل الصغير |
| küçük çocuk duraksar ve "Çünkü efendim" "bir subay yapmaya yetecek kadar bok yok" der. | Open Subtitles | توقف الطفل الصغير وقال لأنني لا أملك ما يكفي من القذارة لبناء ضابط |
| Şu küçük çocuk var ya senden nefret etmeli aslında. | Open Subtitles | هيا, هذا الطفل الصغير هنا, أقصد, من المفروض عليه حقا أن يكرهك. لقد قتلتَ أمه. |
| Bu ufaklık babasının güçlü olmasına muhtaç. | Open Subtitles | هذا الطفل الصغير يحتاج أن يكون .والده قويًا |
| Şu küçük çocuğu suçlamalısın. Herşeyi o başlattı. | Open Subtitles | يجب أن تلوم ذلك الطفل الصغير هو من بدأ بالأمر كله |
| Burada düşünmemiz gereken, bizden alınırsa bu küçük çocuğun ruhuna ne olacağı. | Open Subtitles | دون النظر إلى ما يمكن أن يحدث.. لروح هذا الطفل الصغير |
| Myrtle Jean, Clara ve küçük bebek Harris'i kaldïrïmda ne kadar sïk gördügüme inanamazsïn... | Open Subtitles | أنا لا أستطيع أن أخبرك عدد المرات اللتي رأيت فيها ميرتل جين وكلارلا مع الطفل الصغير |
| Gelin, merhaba bebeğim. | Open Subtitles | شكراً لكن. تفضّلن. مرحباً أيها الطفل الصغير. |
| Bütün film boyunca ölüler gören çocuğa yardım etmeye çalışır, sonra birden pat -- "Aa, ben ölüyüm" -- peripeteia. | TED | يمضي الفلم كله في محاولته لمساعدة الطفل الصغير الذي يرى اشخاص ميتين ومن ثم بووم--- أوه، أنا ميت -- peripetia. |
| Bu küçük bebeği, tatlı, masum, güzel küçük kadersiz oğlanı böyle bırakmakla suçlusunuz. | Open Subtitles | ومخطئتان في الكذب بخصوصه مخطئتان في ترك هذا الطفل الصغير هذا الفتى الجميل البرئ يعاني هكذا |
| Küçük yumurcak erken mi döndü? | Open Subtitles | ذلك الطفل الصغير عاد قريباً؟ |
| Aslında, annem en sonunda bana benim, okula giderken bütün yol boyunca ağlayan küçük bir çocuk olduğumu söyledi. | TED | في الواقع، أخبرتني والدتي أنني كنت الطفل الصغير في القرية الذي يبكي طوال الطريق إلى المدرسة. |
| Bu ufaklığı bu kadar sevdiğime inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق كم أنا أحب هذا الطفل الصغير |
| minik bebek ellerini görebiliyor, ama kendini göremiyor! | Open Subtitles | الطفل الصغير يستطيع رؤية يداه، لكنّه لا يستطيع رؤية شكله. |