| Sancak tarafındaki Acil çıkış kapılarından girip ana kabini ele geçireceksiniz. | Open Subtitles | أضرب مخارج الطوارىء على الجناح الأيمن هنا، وقم بأخلاء المقصورة الرئيسية |
| Bu ilaçları reçete ediyoruz, Acil durumlar için depoluyoruz, | TED | نحن نصف العقاقير، ونُخزن العقاقير من أجل الطوارىء |
| Bu zarfla Acil serviste boy gösterdiğinizde kayıt işleminiz çok daha kesin ve kolay olacaktır. | TED | عندما تظهر في غرفة الطوارىء مع هذه الحزمة، إدخالك سيكون مبسطاً بطريقة ملموسة. |
| Sadece bir öneri... ziyaret ettiğiniz sırada başka bir Acil durumla karşılaştığınızda. | Open Subtitles | . إنه مُجرد إقتراح . فى حالة ما إذا كان هرب من سلم الطوارىء الأخر , عند زيارتك |
| Bir gece, Susan yedi aylık hamile iken, kasılmalar hissetmeye başladı ve Acile kaldırıldı. | TED | وفي يوما ما في شهر سوزان السابع بدات تشعر بالانقباضات فهرع بها الى غرفة الطوارىء |
| Acil durum istasyonları. Kaptan kontrol odasına. | Open Subtitles | مركز الطوارىء ، مركز الطوارىء من القائد إلى غرفة التحكم |
| İlk yerleştiğim yerde, Acil Servis'te 36 saatlik görev yaptım. | Open Subtitles | في إقامتي الأولي عملت مدة ستة وثلاثين ساعة في غرفة الطوارىء |
| Geceleri Acil serviste, tam anlamıyla bir panik ve, baskı hakimdir. | Open Subtitles | معظم الليالي، في غرفة الطوارىء وسط المدينة. يكون هناك فوضى ودمّ، ورُعب تحت رحمة إلهيّة. |
| Acil durumlarda kadın erkek ayrımcılığını dönünce konuşuruz. | Open Subtitles | يمكننا مناقشة كيفية تصرف الجنسين فى حالات الطوارىء عندما أعود |
| Acil kurtarma aracı LA'de bir yere indi. | Open Subtitles | ومخرج الطوارىء الذى هربت منه ارسلها الى مكان ما فى لوس انجلوس |
| Cep telefonu numarasını Acil durumlar için kayıtlı tutuyor. | Open Subtitles | دائما تترك هاتفها على القائمة من أجل الطوارىء |
| Acil durumlar için cep telefonunu hep yanında taşır. | Open Subtitles | دائما تترك هاتفها على القائمة من أجل الطوارىء |
| Doktoruna göre, Fuller, sizi Acil durumda aranacaklar listesine almış. | Open Subtitles | ...فولير وضعك فى قائمة المتصل بهم فى حالة الطوارىء الطبية. |
| Çünkü, gerçekleri kabul etmeliyiz, orası büyük bir Acil servis gibi. | Open Subtitles | لانها فى الحقيقه مثل غرفه الطوارىء الكبيره |
| Acil Durum Birimleri bizimle Woolworth Binası'nda buluşsun. | Open Subtitles | إجعل فرقة خدمة الطوارىء تقابلنا عند مبنى الوولورث |
| Merkez aşırı yüklü. Acil kapatma aşılamaz. | Open Subtitles | تم تحميل القلب بأقصى حمل إغلاق الطوارىء: |
| Philadelphia Şehir Hastanesinde Acil servis odasındasınız. | Open Subtitles | انت فى حجرة الطوارىء فى مستشفى فيلادلفيا |
| Sizi yaklaşım ve Acil kenetlenme için yönlendirdik. | Open Subtitles | سجلنا وجهتكم للدنو والرسو بحالة الطوارىء |
| Ama bir saat sonra, zenci bir genç yakınlardaki bir Acil servise benzer yaralarla başvurmuş. | Open Subtitles | و لكن بعد ساعه ذهب فتى امريكى اسود الى غرفه الطوارىء من على بعد بنايه واحده و به نفس الاصابات |
| Acil bir durum olursa diye Acile gitmeliyiz. | Open Subtitles | في حالات الطوارىء علينا الذهاب إلى غرفة الطوارىء |
| Yedek planları üzerinde çalışıyorlar. Güven bana, bu adamları biliyorum. | Open Subtitles | انهم يعملون على خطة الطوارىء صدقنى فأنا اعرف هؤلاء الناس |
| O zaman, ben baş asistandım, acilde gece gündüz çalışıyordum. | TED | في ذلك الوقت كنتُ رئيسة المقيمين نعملُ ليلاً ونهاراً في غرفة الطوارىء. |
| - Bütün ilkyardım ekipleri acilen Fort Hamilton İstasyonuna yönelsin. | Open Subtitles | كل وحدات الطوارىء إذهبوا الى محطة فرونت هاميل الأن |
| ADB 'nin biz inceleme yapmadan oraya girip, delilleri kirletmesini istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد من رجال الطوارىء أن يمحوا الأدلة قبل أن نحلل مسرح الجريمة |