Koridora hoş geldiniz. sanal ger çeklik veri bankamızdasınız. | Open Subtitles | هنا الممر، قاعدة بيانات النموذج الأولي الظاهري. |
Kanallarına 2 saniyelik sanal sinyal yollayacağım. | Open Subtitles | أنا ستعمل ترسل إشارة الظاهري لمدة 2 ثانية على قناته. |
Sadece onlar bizim kurduğumuz bu sanal cennetteki ebedi hayatın tadını çıkaracaklar. | Open Subtitles | فقط أنها سوف تذوق الحياة الأبدية في سماء الظاهري ما بنيناه. |
Clarice Willow'un sanal cennetiyle ne yapacaksın? | Open Subtitles | لذا، ماذا جعل السماء الظاهري كلاريس الصفصاف؟ |
Evcilliğin getirdiği görünürdeki güç kaybı aslında hayatımızda bir önemli bir amaç olmasını sağladı. | Open Subtitles | الانحدار الظاهري للصفات الناتج عن التدجين قد منحَ في الواقع كُلَّ واحدٍ منا هدفاً أكثر أهمية في الحياة. |
Bir önceki senatör ve ABD başbakanlık adayı John Edwards 'dan başka bir örneğe bakalım: "Ben sadece görünürdeki babanın açıkça bebeğin babası olduğunu söylediğini biliyorum. " | TED | لنأخذ مثال آخر لسيناتور سابق والمرشح الرئاسي جون إدواردز: "على حد علمي أن الوالد الظاهري قال علنيًا أنه هو أب الطفل |
Ya da yok çünkü fantezi dünyasında yaşayan iki sanal yabancısınız. | Open Subtitles | أو كان لديك أي مستقبل 'السبب كنت الغرباء الظاهري يعيشون في عالم الخيال. |
sanal penguen mamasını 99 sente satıyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تبيع 99 سينت من طعام البطريق الظاهري , صحيح ؟ |
Dolayısıyla günde 1,25 dolardan daha azla yaşayan insanlar olarak tanımlanan aşırı yoksulluğun sanal yokoluşu tabii ki bu 1990'daki bir taban çizgisinden enflasyona göre ayarlanmış. | TED | إذن هذا هو القضاء الظاهري من الفقر الشديد إذا اعتبرنا الفقر الشديد ناس يعيشون على أقل من ١.٢٥ دولار في اليوم، وأخذنا في الاعتبار طبعا التضخم الاقتصادي من خط أساس من عام ١٩٩٠. |
Bu, sadece sanal gerçeklik teknolojisinin potansiyellerini... göstermek için düzenlediğimiz bir performans. | Open Subtitles | أردنا فقط لاظهار القدرة واقع الظاهري. |
sanal deney ağındaydın. | Open Subtitles | لقد كنت في تجربة المتاهة الظاهري. |
Her neyse söylemeye çalıştığım hayatlarımız artık yarı gerçek zamanlı yarı sanal. | Open Subtitles | على أية حال, كما قلت أنا ... حياتنا الآن, مثل, نصف في الوقت الحقيقي, ونصف في الوقت الظاهري. |
Sara'nın üstünde yaptığım sanal otopside, Roy'un onu bıçaklamış olabileceğini düşünmüştüm.. | Open Subtitles | التشريح الظاهري فعلت على سارة. |
Ayrıca, sanal yardım da oluşturduk. | Open Subtitles | تم تصميم المساعدة الظاهري. |
hayatın bir cilvesi olarak kaçak James Dunn ... Komplocuların görünürdeki kurbanı... | Open Subtitles | (أن المُدان الهارب (جايمس دان المتهم الظاهري أمام المتآمرين |
Sizin adam Ari, Tevan'ın yeğeni ve görünürdeki varisi. | Open Subtitles | ورجلك (آري) هو إبن أخ (تيفان) والوريث الظاهري. |