Kendi arkadaşları arasından seçim yaptırmak, duygusal işkence, sizin kararınız mıydı? | Open Subtitles | بتخييرها بين أقرانها، إنّه نوعٌ من التّعذيب العاطفيّ أفكانت تلكَ نيَّتَك؟ |
Ancak, ihtiyaçlar hiyerarşisinde akıl ve duygusal zeka seviyelerinin yüksek olduğu görülüyor. | TED | لكن الحكمة و الذكاء العاطفيّ يبدوان حاجتين مهمّتين جدا لنا |
Ve sebep olduğunuz duygusal acıları yok sayıyorsunuz. | Open Subtitles | ومهملون بسبب الدّمار العاطفيّ الذي سبّبته لهم |
Durduk yere, duygusal baskı yüzünden bir pot kıracağım diye de korkuyorum. | Open Subtitles | بالرغم من أنّي أعتقد أنّي سأفتح سيلاً من العذاب العاطفيّ دون سبب مقنع |
Bir hastaya duygusal olarak yardım edebilmek için hazır olmak o kadar çok zamanımı aldı ki. | Open Subtitles | الانخراط العاطفيّ مع مريض تعرفين كيف أتصرّف؟ |
Örneğin, yaşadığın duygusal hasar kız kardeşinle ilgilenmek yerine benimle felsefik konuşmalar yapmana sebep oluyor. | Open Subtitles | على سبيل المثال، ضرركَ العاطفيّ الواضح يجعلني أجري الآن حواراً فلسفيّاً بدلاً من التفكير بشأن شقيقتكَ |
Örneğin, yaşadığın duygusal hasar kız kardeşinle ilgilenmek yerine benimle felsefik konuşmalar yapmana sebep oluyor. | Open Subtitles | على سبيل المثال، ضرركَ العاطفيّ الواضح يجعلني أجري الآن حواراً فلسفيّاً بدلاً من التفكير بشأن شقيقتكَ |
Sanırım bunun duygusal yükünü kaldırmaya hazır değilim. | Open Subtitles | إنّي لستُ موقنه أن بوسعي تدبر كل ذاك التصنيف العاطفيّ. |
duygusal sorunlar insanı çok tehlikeli yollara sevk edebilir. | Open Subtitles | يمكن أن يؤدّي التشابك العاطفيّ إلى منزلقاتٍ خطيرة. |
Onun duygusal uygunluk sorunu yüzünden hislerin karşılıksız ve anlamsız. | Open Subtitles | غير متبادلة ومُضللة بسبب قلّة الوجود العاطفيّ |
Onun duygusal uygunluk sorunu yüzünden hislerin karşılıksız ve anlamsız. | Open Subtitles | غير متبادلة ومُضللة بسبب قلّة الوجود العاطفيّ |
duygusal ve düşünsel aktiviteleri imkânsız kabul ettiğimiz bir dereceye kadar entegre etmiş. | Open Subtitles | توحّد النّشاط العاطفيّ والفكريّ إلى حدّ اعتبرناه مستحيلًا من قبل. |
Bizden daha üstün bir zekâ yeteneğine ulaşmış. Ve ilkel insanlardan çok daha üstün bir duygusal cevap verme kapasitesi kazanmış. | Open Subtitles | لقد طوّر ذكاءً أكثر تطوّرًا منّا وقدرة على الإدراك العاطفيّ أكبر بكثير من البشَر نفسهم. |
Ve sebep olduğunuz duygusal acıları yok sayıyorsunuz. | Open Subtitles | ومهملون بسبب الدّمار العاطفيّ الذي سبّبته لهم أنا أعرف بأنّك كذلك. |
Senin gibi insanlar genelde duygusal bir bağ aramaz. | Open Subtitles | أمثالكَ لا يسعون إلى التواصل العاطفيّ عادةً |
duygusal bağlılık sorunum için terapistim manasız seks yapmamım önerdi.. | Open Subtitles | طبيبتي النّفسيّة اقترحت عليَّ أن أقيم علاقات عديدة بدون معنى لأتخلّص من تعلّقي العاطفيّ. |
Benim aşırı duyarlılık ve aşırı aktif duygusal katsayım şu anda bir sanat eseri tarafından tetiklendi. | Open Subtitles | فرط التحسّس لديّ وذكائي العاطفيّ الشديد يتقدان عادة برؤية أعمال فنيّة. |
İnsanların objelere olan duygusal bağını hiç anlayamamışımdır. | Open Subtitles | لم أفهم قطّ التعلّق العاطفيّ للبشر بالأغراض الماديّة |
Annesinin duygusal tetikleyici olmadığını söyleyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك إخباري أن أمه ليست قادحه العاطفيّ. |
Bu duygusal tavrında ısrarcı olursan her şeyi kaybedersin. | Open Subtitles | واصل هذا السلوك العاطفيّ وستفقد كل شيء. |