Onlar kesinlikle fakir, beyaz, işsiz evsiz erkeklerden daha iyiler. | TED | إنهن حتمًا أفضل مكانة من الرجال الفقراء البيض العاطلين المشرّدين. |
Naziler'e destek işsiz kesimler arasında had safhadaydı. | Open Subtitles | لقد حظى النازيين بدعم غير محدود بين صفوف العاطلين عن العمل |
İnsanları işsiz bırakmaktan nefret ediyorum ama birleşmelerden sonra oluyor işte. | Open Subtitles | أنا أكره وضع العاطلين عن العمل، ولكنه يحدث بعد الاندماج. |
Bence işsizler iş bulamadıklarından değil de çok kolay mideleri bulandığından iş bulamıyorlar. | Open Subtitles | أعتقد أن العاطلين ليسوا حقاً عاجزين عن إيجاد وظيفة، وإنما يشعرون بالإشمئزاز بسهولة |
Sokaktaki santçılar işsizler kervanını artıracak. | TED | الفنانين في الشارع سيضخم صفوف العاطلين عن العمل. |
12,762 - işsiz bilim adamlarının sayısı. | Open Subtitles | وحوالى 12 ألف و 762 هو عدد العلماء العاطلين |
Milyonlarca insan işsiz, delinin teki Almanya'da iktidara gelmek üzere. | Open Subtitles | ملايين من العاطلين الذين خلفتهم حرب المانيا |
Onlar işe gitti. Sen de onların işsiz kardeşleriyle yattın. | Open Subtitles | هم ذهبوا للعمل و أنت مارستي الجنس مع أخوتهم العاطلين عن العمل |
Onlar işe gitti. Sen de onların işsiz kardeşleriyle yattın. | Open Subtitles | هم ذهبوا للعمل و أنت مارستي الجنس مع أخوتهم العاطلين عن العمل |
Bugünlerde dışarıda bir sürü işsiz üniversite mezunu var... | Open Subtitles | هناك الكثير من خريجى الجامعة العاطلين عن العمل هذه الأيام |
Birçok işsiz asker vardı. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الجنود العاطلين عن العمل. |
Sömürebileceğin 10 yaşında bir grup işsiz Asya'da mutlaka vardır. | Open Subtitles | أنا على يقين بأنّ هنالك مجموعة من الآسيويين العاطلين عن العمل في العاشرة من عمرهم تود استغلالهم |
Biz en iyisi yaşlı bayanların ya da işsiz erkeklerin fotoğrafını çekelim. | Open Subtitles | لو استخدمنا السيدات المسنات او الرجال العاطلين بها |
Çok güzel. Harika müzik, bir çok işsiz yakışıklı erkek. | Open Subtitles | رائع.موسيقى عظيمة والعديد من المثيرين العاطلين |
10 yıllık deneyimli, 20 yıllık deneyimli onca hemşire işsiz. | Open Subtitles | كل أولئك الممرضين العاطلين عن العمل ،عشر سنوات عشرين سنة خبرة |
Oysa emeklilerin çok mutlu oldukları söyleniyor, diğer yandan işsizler aşırı derecede mutsuz ve depresif. | TED | ولكن التقارير تشير الى ان المتقاعدين سعداء جداً جداً بينما العاطلين هم الاشد تعاسةً واحباطاً بصورة استثنائية |
Sadece bu ülkelerde acınası koşullarda yaşayan mülteciler değil yerli halkın kendisi de sıkıntı çekiyor, çünkü maaşlar düştü çünkü daha fazla işsizler, çünkü fiyatlar ve kiralar arttı. | TED | وليس اللاجئون فقط من يعيشون في ظروف دراماتيكيّة داخل تلك البلدان، ولكن المجتمعات المحليّة نفسها تعاني، بسبب انخفاض الرواتب، لارتفاع عدد الأشخاص العاطلين عن العمل، بسبب ارتفاع الأسعار والإيجار. |
Alkolikler, işsizler ve umutsuz yanlızlar. | Open Subtitles | مدمني الكحول ، العاطلين ، الوحيدون المتعصبون |
İşsizler sırasına doğru sıçrama tahtası. | Open Subtitles | من الممكن ان يكون دُعامتى للوصول إلى غايتى سيكون دُعامتك لوصولك إلى قائمة العاطلين |
aylak zenginlerden biri olacağımı hiç düşünmezdim. Seyahate çıkmalısın. | Open Subtitles | إنه غريب, لم أعتقد أنني سأصبح من طبقة الأغنياء العاطلين |
Neden işsizlere başarı bursu vererek Avrupa'da istedikleri yerde öğrenim görme imkanı elde etmelerini sağlayarak onların esasen güçlenmesini sağlamıyoruz? | TED | و نقوم بضمان تمكين العاطلين عن العمل ، من خلال منحهم منحاً دراسية حيث يمكنهم إختيار الدراسة في أي مكان في أوروبا |