tüpü iyi koru, yerinde kal ve aramamı bekle. | Open Subtitles | قم بحراصة العبوة و إبق في مكانك إلى غاية إتصالي بك |
Siz paketi alırsınız. Üçümüz ön tarafa gideriz. | Open Subtitles | أنت خذ العبوة وأنتم الثلاثة اذهبوا للمقدمة |
Söz veriyorum, çaldığın o tüp sayesinde emrinde çalıştığım kişilerden çuvalla para alacaksın. | Open Subtitles | أنا أؤكد لك أن العبوة التي سرقتها من أجلي تقدر بثمن كبير لدى الأشخاص الذين أعمل لديهم |
Ama böyle davranacaksan tüm kutuyu göz bebeklerine sıkarım! | Open Subtitles | لكن إن ظللت تتصرفين على شاكلة مؤخرة الحصان فليس أمامي من خيار إلى أن أقوم برش هذه العبوة بكاملها فى عينيك مباشرة |
şişe başka bir şeyle temas etmiş olmalı. Cildimi feci yaktı. | Open Subtitles | لابد وأن العبوة قد لامست شيئًا, لقد تسببت في حرق جلدي |
BU kutu ile buradan nasıl dışarı çıkabileceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أرى كيف سيساعدني ذلك على الخروج من هنا مع العبوة |
Böyle küçük paket halinde geliyor, ve pişirmesi çok pratik. | Open Subtitles | إنها تأتي كاملة في هذه العبوة و هي ذاتية الطبخ |
Bir tek Kutunun vereceği zararı kabul etmekten bahsediyoruz. | Open Subtitles | ما أقصده هو أن نقبل بالدمار الناتج عن هذه العبوة الواحدة |
Görünüşe göre o da tüpü ele geçirmek için kendi çapında işler çeviriyormuş. | Open Subtitles | من الواضح أنه كان يعمل حسب جدول أعماله الخاص. من أجل الحصول على العبوة |
Uğrunda bu kadar uğraştığım o tüpü alacaklar aylarca öylece ellerinde tutacaklar. | Open Subtitles | سيأخذون هذه العبوة التي أرقت دماءا من أجلها و يبقونها عندهم لستة أشهر |
Şu tüpü alalım ve bu işi bugün bitirelim. | Open Subtitles | أنا أقول أنه علينا أن نأخذ العبوة و نكمل العمل اليوم |
paketi alıp almadığını söyle. | Open Subtitles | اخبرنى فقط اذا كانت العبوة معك |
Şimdi, oradan çıkıyor ve paketi alıyorsun. | Open Subtitles | والآن, اخرج من عندك واحضر العبوة |
Az önce bu paketi alabilmek için birini öldürdüm ve ailemin güvende olduğunu öğrenmeden hiçbir yere teslim etmem. | Open Subtitles | -لا, لا. استمع أنت إلىّ ! لقد قتلت رجلاً للتو من أجل هذه العبوة |
Bence tüp hala yakınlarda. | Open Subtitles | أنا أعتقد أن العبوة لا زالت في هذه المنطقة لذلك سيكون علينا تحذير الأمن الداخلي |
Onu kaybedersek, tüp gitmiş demektir. | Open Subtitles | إذا فقدنا أثره فسنفقد العبوة |
kutuyu, en çok ölüme neden olacak yere yerleştir. | Open Subtitles | تأكد أن تضع العبوة لتصيب أكبر عدد من البشر |
Bütün ekipler, kutuyu kapsama birimine getiriyoruz. | Open Subtitles | إلى كل الفرق، سنقوم بنقل العبوة إلى وحدة الاحتواء |
Biraz şişe masajı yapıp, madalya takar. | TED | ومن ثم يحتضن العبوة الصغيرة التي خدمت بشرف |
Bu su, cam şişe ile ketçabın merkezdeki pıhtısı arasında kayganlaştırıcı görevi yapar ve bu sayede ketçap akar. | TED | يقوم الماء مقام مواد التشحيم بين العبوة الزجاجية و مكونات الكاتشب، وبهذا سيتدفق الكاتشب. |
Elinde kutu bulunan şüpheli en üst kata çıktı. | Open Subtitles | المشتبه به مع العبوة توجه إلى الطابق العلوي |
paket ise günlük nikotin desteğini sağlayan bir depolama kabıdır. | TED | العبوة هي حاوية لتخزين النيكوتين ليوم واحد. |
"Kutunun altındaki tarih ve seri numarasına göre kullanılması önerilir." | Open Subtitles | يعطي نتائج أفضل إذا استُخدِمَ" "حسب الإرشادات على أسفل العبوة |
Ama eğer böyle atın kıçı gibi davranacaksan bu kahrolası tüpün hepsini gözbebeklerine püskürteceğim! | Open Subtitles | لكن إن ظللت تتصرفين على شاكلة مؤخرة الحصان فليس أمامي من خيار إلى أن أقوم برش هذه العبوة بكاملها فى عينيك مباشرة |
- Ama daha önce hiç yapmamıştım ve pakette dışındaki plastik ambalajı çıkartın yazmıyordu. | Open Subtitles | دفاعًا عن نفسي، لم أقم بإعداد واحد من قبل ولم يكتب على العبوة أنه يجب نزع الشيء البلاستيكي |
Gerçek profesyonellerin yaptığıysa kapağı kapalı tutup şişeyi birkaç kısa, keskin sallayışla sarsmaktır, içindeki tüm domates parçacıklarını uyandırmak için. Ve sonra kapağı açarlar. Ve ketçabı rüya patateslerin üzerine tam ayarında dökerler. | TED | الطريقة الأفضل في الواقع هي بإبقاء الغطاء مغلقًا، اعطاء العبوة قليل من الهزات القصيرة الحادة لإيقاظ حبيبات الطماطم، ومن ثم إزالة الغطاء لتتحكم بأفضل سكب للكاتشب على البطاطس الرائعة. |