O video doğrudan ihtiyara gitmiş. | Open Subtitles | ذلك الفيديو أصبحَ مَوْثُوباً مباشرة إلى الرجل العجوزِ. |
Sonra seni ihtiyara götüreceğim. | Open Subtitles | وبعد ذلك سَآخذُك إلى الرجل العجوزِ |
Ben ofise dönüp ihtiyarla konuşayım netice alırsam akşam seni ararım. | Open Subtitles | ساتحدث مع الرجل العجوزِ عندما اعُودُ إلى المكتبِ واتصل بك الليلة اذا سنحت الامور. |
Bizim ihtiyarla balığa çıkacağız. | Open Subtitles | اصيدِ السمك مَع الرجل العجوزِ. |
yaşlı adam saat 12.10'da çocuğu kaçarken gördü mü, görmedi mi? | Open Subtitles | هل رأى الرجل العجوزِ الابن يخرج من البيت في 12.10 أم لا؟ |
O yaşlı adam olmasa beni yakalayamazdın. | Open Subtitles | لو لم يكَنَ هذا الرجل العجوزِ هناك, ما كُنْتَ ستَمْسكُ شيءَ |
yaşlı adam Shinsky'e ayı gösterdiğinde, pantolonunu giymeye zamanın olmayacak. | Open Subtitles | إذا أنت رجل قمرِ العجوزِ shinsky، أنت لَنْ يَكونَ عِنْدَهُ وقتُ لسَحْب ملابسكَ الداخلية. |
Aynı yaşlı adam iki kez mi görmüş? | Open Subtitles | نفس الرجل العجوزِ يَراه المرتان؟ |