| Beni dinle eğer bu yaşlı görürsen sakın yanına yaklaşma. | Open Subtitles | اسمعوني جيدا اذا رأيتم الرجل العجوز لا تقتربوا منه أبدا |
| Mantıklı düşün yaşlı adam. Seni bırakacağımı mı düşündün? | Open Subtitles | كًُن عاقلا,ايها العجوز لا تعتقد بأنني كنت سأترككم؟ |
| Haydi, yaşlı aç karın. Miden kusmuş kadar boştur. | Open Subtitles | هيا ايها البطن الفارغ العجوز لا يوجد طعام بداخلك لتتقيأه |
| O yaşlı kadın, dilini tutmazsa, başına ne gelir bilmiyor. | Open Subtitles | تلك المرأة العجوز لا تعرف المشلكة التي ستقع بها من طريقتها في الكلام |
| Onun kim olduğu beni ilgilendirmiyor, ihtiyar. Biz demedikçe görev yerinden ayrılamazsın. | Open Subtitles | لا أهتم بمن يكون هذا ايها الرجل العجوز لا تغادر موقعك حتى نأذن لك |
| Savaş çoktan bitti, yaşlı adam. Kimse takmıyor. | Open Subtitles | الحرب انتهت منذ امد بعيد ايها العجوز لا احد يبالى |
| Bu yaşlı adam asla, önemli bir işi yapmam için bana izin vermez. | Open Subtitles | هذا الرجل العجوز لا يدعنى أقوم بأى عمل مهم |
| Ama yaşlı Tony'de okunacak, yazılacak bir şey yoktur. | Open Subtitles | لكن عند توني العجوز لا شيء لتقرأه ، ولا شيء لتكتبه |
| yaşlı Ray, senin kadar iyi nişan alamaz, değil mi? | Open Subtitles | راى العجوز لا يستطيع أن يصوب مثلك, اليس كذلك؟ |
| yaşlı adamın yedi dikiş aldığına emin oluyorum. | Open Subtitles | كنت مدركا أن الرجل العجوز لا بد أن يأخذ سبع إبر. |
| Ama sen hala yaşlı adama sorabilirsin, Hala yaşıyor. | Open Subtitles | لكن يمكنك دائماً سؤال الرجل العجوز لا زال بالجوار |
| Biliyordu ki yaşlı adam kimseyle barışmamıştı. | Open Subtitles | وهو يعلم أن العجوز لا يريد ان يتصالح مع احد |
| yaşlı kadının hiçbir şey bilmediğinden eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد بأن المرأة العجوز لا تعرف أي شيء |
| Aslında belli bir yeri ağrımıyor ama yulaf lapası yiyerek "bu yaşlı adamın hiç gücü yok" demeye çalışıyor. | Open Subtitles | انه لا يتألم في أي مكان في الحقيقة لذا ذلك العجوز لا يملك الكثير من الطاقة |
| Şimdi, eğer o yaşlı adamın canını alan kişi sensen, bunu söyleyemem. | Open Subtitles | الان,ان كنت انت من انهى حياة ذلك العجوز,لا يمكنني الجزم بذلك |
| Analog ELT verici kullanmak hala yasal. O yaşlı herifi tanıyorsun mecbur kalmadı sürece yeni çıkan şeylere para harcamaz | Open Subtitles | الجهاز اليدوي مازال قانونياً أنت تعرف العجوز لا يضع الحديث حتى يضظهر |
| Evet,tüm saygımla, senin yaşlı adam beni tanımıyordu. | Open Subtitles | أجل, مع احترامي, فإن رجلك العجوز لا يعرفني. |
| yaşlı kadın, bana emir vermeye ya da yerimi söylemeye yetkin yok senin. | Open Subtitles | أيتها المرأة العجوز لا يوجد لديك سُلطة لتحديد أو إعلان مكاني |
| İhtiyar oduncunun kendi elini koparması dışında bir şey olmamış. | Open Subtitles | إذا أعتبرت أن قطع يد ! الحطاب العجوز لا شئ |
| Kusura bakma ihtiyar. Bugün seninle oynayamam. | Open Subtitles | آسف أيّها العجوز لا أستطيع اللعب معك اليوم |
| Ne yaparsan yap ihtiyar, Kraliçe'yi tehdit edeyim deme. | Open Subtitles | مهما كان ما ستفعله أيها العجوز لا تهدد حياة الملك |