Genç imparator... bir dizi büyük gösteri düzenlemiş... babası Marcus Aurelius... onuruna. | Open Subtitles | ..إن الإمبراطور الشاب قد نظم سلسلة من العروض فى ذكرى والده الراحل |
gösteri dünyası, basit ve bazen de acımasız gerçeklerle süslenerek yaşayan insanlar. | Open Subtitles | رجال العروض الذين يعيشون على التأنق السهل و على الحقائق الوحشية احياناً |
Farketmemiş olabilirsin ama teklif sadece şuanki durumu kurtarmak için değil. | Open Subtitles | لكن في حالة أنك لم تلاحظي العروض التي تأتي في الدقيقة |
Gerçek şu ki, kendimi şanslı hissediyorum, çünkü dünyanın her yerinde gösterimi sergileme imkanı buldum, Orta Doğuda da birçok kez şov yaptım. | TED | ولكن الحقيقة هي ، لقد كنت محظوظا للحصول على فرصة العرض في جميع أنحاء العالم ، وقمت بالعديد من العروض في الشرق الأوسط. |
Bak ahbap, kimi gerçek stüdyolardan kimi gerçek teklifler alıyorum. | Open Subtitles | أصغِ يا عزيزي تلقيت الكثير من العروض من أستوديوهات حقيقية |
O halde bazı teklifleri kabul etmemizde yarar var. | Open Subtitles | إذا كنا لا نسمع عنهم ، فإن بعض هذه العروض قد تكون مجدية |
Camla kaplanıp büyük bir gösteri amaçlı performans alanına dönüştürülebilir. | TED | ويمكن إحاطته بالزجاج وتحويله إلى مساحة عملاقة لأداء العروض. |
Birden bir aydınlanma geldi, "Bu adamlar ürkütücü, modası geçmiş eğlenceyi alıp en yüksek seviye gösteri sanatına çeviriyorlar." | TED | وكان الوحي، كما أعتقد هذه المجموعة أخذت مجموعة من العروض العادية المتهالكة ووصلت بها إلى أقصى درجة من الأداء الفني |
Ben burada gösteri satın alıyorum. Tek istediğim bu. Tartışma bitmiştir. | Open Subtitles | أنا من يدفع مقابل العروض هنا لا مشاحنات ، هذا كل ما أريده |
İyi şeylere daima bir göz atarım. Büyük sirkimi doldurmak için çok gösteri lazım. | Open Subtitles | دوماً أتطلع لكل ما هو جيد والتعاقد مع العروض الجيدة لكي تمتلىء قاعاتي الثلاثة بالجماهير |
Size yılın en düşük ücretlerini teklif etmek için buradayım. | Open Subtitles | أنا فقط هنا لأقدم لك أقل العروض لدينا بهذه السنة |
Aslında bir çok teklif var. | Open Subtitles | مع العلم أنّني قد حصلت على الكثير من العروض |
Yanlızlığa saplanıp kalmış bir kız için, emin ol çok teklif alırsın. | Open Subtitles | بالنسبه لبنت تدعي الوحده لابد انكي تحصلي علي العديد من العروض |
Adamım, bizi istemedikleri birçok şov çektim bugüne kadar mesela "Sizin Kasabanız: | Open Subtitles | لقد قمت بالكثير من العروض حيث قاموا بالغضب منا مثل بلدتك ساتل |
Şimdi sana şov dünyasıyla ilgili bildiğim üç kuralı söyleyeceğim. | Open Subtitles | والآن سأخبرك الذي أعرفه وهو القواعد الثلاثة لـ عمل العروض |
Daha bitmeden bile, 5 milyon ila 7 milyon arası teklifler vardı. | Open Subtitles | وصلت العروض عليها مابين 5 و7 ملايين دولار حتى قبل أن تكتمل |
Sana bir şey sorayım, ne tür teklifler olduğunu biliyor musun | Open Subtitles | اسمح لي أن أسألك شيئا، هل تعرف أي نوع من العروض |
Ayrıca, bazı büyük iş teklifleri geliyor. | Open Subtitles | وأيضاً، هناك بعض العروض الضخمة للغاية قادمةً إليّ |
Eseri tartışılmasına rağmen hayranlık uyandırdı ve birçok evlilik teklifi aldı. | TED | على الرغم من الجدل، لا يزال عملها يلهم الإعجاب، والعديد من العروض. |
Şu ana kadar gördüğünüz deneyler, bütün bu gösteriler, hareket yakalama sistemlerinin yardımıyla yapılmıştır. | TED | جميع تلك التجارب التي رأيتموها حتى الاّن ، جميع تلك العروض ، تم عملها بمساعدة أنظمة إلتقاط الصور السريعة. |
Şiir ve retorik okuduk, çoğu sunum bu basit yapıya sahip değildir. | TED | درسنا الشعر والبلاغة، فالكثير من العروض لا تحتوي على ذلك حتى في أبسط أشكالها. |
Sandviç dükkanları film banyo dükkanları dikiz şovları ve kravat dükkanları. | TED | محال السندويشات السريعة محال تحميض الأفلام وإخراج الصور محال العروض الصغيرة .. ومحال ربطات العنق |
Doğru pazarlamayla bu gösterilerden büyük para kazanabilirim. | Open Subtitles | هذه العروض الجانبية قد تكون ربحي الكبير في التسويق المناسب |
Ayrıca, kötü şeylerden uzak duracağımıza, kaçak wireless kullanmayacağımıza küfür etmeyeceğimize, kötü programları izlemeyeceğimize anlamına geliyor. | Open Subtitles | وتعني أيضا أننا سنبقى بعيدا عن الأشياء السيئة ونتجنب الأشخاص الذين يقسمون او يشاهدون العروض التلفيزيونية البذيئة. |
Hala yüz milyonlarca dolar kaybeden şirketler halka arz ile milyarderler yaratıyor olabilir. | TED | الشركات التي ما زالت تخسر المئات من ملايين الدولارات ربما تصنع مليارديرات من خلال العروض الأولية العامة. |
Herşey bitti, bunu bir daha konuşmayacağız, ve böyle bir şova, bir daha gelmeyeceksin. | Open Subtitles | و سينتهي الأمر، لن نتكلم عن هذا بعد الآن و لن تأتي إلى تلك العروض |
gösteri dünyasında, bir yıldız sahneye çıkamazsa, onun yedeği devreye girer. | Open Subtitles | في عالم العروض , عندما لا تستطيع النجمة تأديه |
modellik işleri alması için, kendisini pazarlamaya zorluyordunuz. | Open Subtitles | كنت تجبريها على المتاجرة بنفسها للوصول إلى أعمال العروض |