Neden uyuduğumuz ile ilgili düzinelerce fikir var, ve ben bunlardan üçünü özetleyeceğim. | TED | هناك العشرات من الأفكار المختلفة حول ما الذي يجعلنا ننام، وسأفصّل ثلاثة منها. |
Aşağıda düzinelerce kontrol var, nasıl tarif edeceğimi bile bilmiyorum. | Open Subtitles | وهناك العشرات من المفاتيح بالأسفل لا أعرف حتى كيف أصفها |
Simulasyon düzinelerce karışıklıkla dolu ama siyah ve beyaz insanlar arasında eşit dağılımda. | Open Subtitles | المحاكاة تدُور عبر العشرات من المواجهات مناصفة بين الهدف الرجل الأبيض و الاسود. |
Bir düzine insanı etkilemek için ne mükemmel bir fırsat. | Open Subtitles | يا لها من فرصة مدهشة للتأثير على العشرات من الناس |
Her yıl onlarca amatör tırmanıcı hep aynı noktada kaybolurlar. | Open Subtitles | كل سنة، العشرات من المتسلقين الهواة، يقعون في نفس المأزق |
Aslında bir sürü özgeçmiş gönderdi, ama kimse önemsemedi bile. | Open Subtitles | في الحقيقه بعث العشرات من الملخصات ولم يصبح حتى يأكل |
Gönüllü elemanımız Teddy her gün bina içinde ve parkta düzinelerce atılmış enjektör toplar. | TED | إنه أمر روتيني لمتطوعنا، تيدي، التقاط العشرات من الإبر الملقاة على أشيائنا وفي جميع أنحاء الحديقة. |
Her biri, düzinelerce hormon üretmek için bileşenlerin aktarıldığı kan damarı ağları ile sarılıdır. | TED | تحيط بكلٍ منها شبكة من الأوعية الدموية، تستخرج منها المكونات اللازمة لتصنيع العشرات من الهرمونات. |
düzinelerce proje bize onların ne yapabileceği hakkında ipucu veriyor. | TED | العشرات من المشاريع تعطينا تلميحات لما يستطيعون فعله. |
Aslında, düzinelerce sıcak fişek saçması kafasını deliyordur. | TED | في الحقيقة، العشرات من شظايا طلقات الخرطوش ثقبت رأسه. |
düzinelerce kadın bir sırada bekliyorlardı ve bebeklerini sıkıca kavramışlardı. | TED | كانت هناك العشرات من النساء يقفن في صف، حيث كن يمسكن بأطفالهن عن قرب. |
Fakat peki ya bu hareket IŞİD'e karşı yürütülen şiddete dayanmayan düzinelerce hareket ile bir araya gelseydi? | TED | ولكن ماذا لو تم تنظيمه مع العشرات من تحركات المقاومة السلمية التي تم اتخاذها ضد داعش؟ |
Öncesi ve sonrasını görebilirsiniz, düzinelerce yağma kazısı. | TED | بمكنكم رؤية هذا قبل وبعد يمكنكم مشاهدة العشرات من حفر النهب. |
Gardiyanlardan Çavuş Chip Frederick'in bilirkişisi oldum, ve bu durumda düzinelerce soruşturma raporlarına erişimim oldu. | TED | لقد أصبحت شاهد خبرة لأحد الحرّاس، الضابط تشب فريدرك، وبهذه الصفة، تمكنت من الوصول إلى العشرات من تقارير التحقيق. |
Tek bir sesin düzinelerce enstrümanın üstünde bu kadar net duyulması nasıl mümkün oluyor? | TED | كيف يعقل أن يُسمع هذا الصوت الوحيد بشكل واضح، متجاوزًا صوت أوتار العشرات من الآلات الموسيقية؟ |
Tatlım, sana daha önce düzinelerce kişi teklif etmiş olmalı. | Open Subtitles | عزيزتي، لا بدّ و أنّ هنالك العشرات من الشبّان الّذين قد تقدّموا لخطبتك |
Size düzinelerce zehir gösterebilirim! Yemeğine koyun, üç günde ölür. | Open Subtitles | يمكنني أن أريك العشرات من السموم توضع في طعامه , فيموت خلال ثلاثة أيام |
110,000 dolar nakit almışlar, neredeyse bir düzine kiralık kasayı açmışlar. | Open Subtitles | سرقوا قرابة 110.000 دولار نقداً، وفتحوا العشرات من صناديق الأمانات تقريباً. |
Bizde karşılaşma umuduyla, geçide sahip bir düzine gezegenden oluşan bir casus ağı kurduk. | Open Subtitles | لذا أنشأنا شبكة من أقمار التجسس حول العشرات من العوالم التي تملك بوابات فضائية على أمل لقائهم |
Kesinlikle, efendim. Amerika dışarıda onlarca intihara meyilli isyancı üreten her gün. | Open Subtitles | بالتأكيد سيّدي، أمريكا هناك تنتج العشرات من المتمردين الأنتحارين الأوغاد كل يوم. |
Ve bir anda insanların toplu halde internette, özel hayatlarını anlatan bir sürü ama bir sürü dijital ayak izi bıraktığını fark ettim. | TED | وهكذا فجأة، يترك الناس بشكل جماعي عشرات العشرات من البصمات الالكترونية على الانترنت و التي تحكي قصصا عن حياتهم الخاصة. |
Yangın, bir zenne kulübünün dışında çıkmış ama o sokağa açılan birçok işyeri var. | Open Subtitles | لقد أشعلت النيران خارج مسرح للمُمثلين المُرتدين لباس النساء، لكن هناك العشرات من الأعمال المفتوحة في ذلك الزقاق. |