Tüm seçenekler arasında çiğ, organik, doğal yiyeceklerden söz ediyoruz. | Open Subtitles | اﻷطعمة الطبيعيّة العضويّة النيّئة بواسطة الإختيارات التي كنّا نتحدّث عنها. |
Doğal Güneş organik süpermarket zincirinin kurusu. | Open Subtitles | أجل، مؤسس أحد سلسلة المتاجر الكبرى للمركبات العضويّة الطبيعيّة |
organik tarımcılık lehine tartışmalar... sadece yiyeceğin korunmasıyla ilgili değil. | Open Subtitles | المناوشات بشأن الزراعة العضويّة ليست فقط حول سلامة الأغذية |
Elbette, eyaletteki neredeyse her organik çiftçi böyle yapar. | Open Subtitles | بالتأكيد. كلّ المزارع العضويّة تقريباً في المقاطعة تفعل إنّه برنامج كبير |
Pekala, şöyle diyeyim ki, üyeliğin bazı ayrıcalıkları var. | Open Subtitles | حسناً , دعني أقول أن تلك العضويّة لها إمتيازاتها |
Bu yaratığın yuvasında bulunan organik bileşiği analiz ediyorum. | Open Subtitles | نحن نحلل الآن المادة العضويّة التي وجدناها في عش المخلوق |
organik çikolataya batırılmış, su kültüründe yetişmiş çilekler. | Open Subtitles | هذه فراولة مائيّة مزروعة من الشوكولاتة العضويّة |
İyi haberlerim var! Nihayet organik besinlerle ilgili vermiş olduğun öğütleri kavrıyorum. | Open Subtitles | لقد احتضنتُ أخيراً المُحاضرة التي قدّمتها لي عن أهميّة الأغذية العضويّة. |
Dünyanın en garip çocuğu olarak her seferinde organik kimyager olmak istiyorum derdim. | Open Subtitles | ,أنا كنتُ أغربَ طفلٍ بالعالم .لأنّي قلت , عالم بالكيمياء العضويّة , كلّ مرّة |
Şimdi ben markete gidip organik ıslak mendil alayım çünkü nedense organik olmaları lazım... | Open Subtitles | أنا ساذهب إلى المتجر وأحصل على مناديل المسح العضويّة للأطفال، لأنّ لسببٍ ما يجب أن تكون عضويّة. |
Herhalde yanında organik ıslak mendil yoktur, değil mi? | Open Subtitles | لا أفترض أنّ معكِ مناديل المسح العضويّة للأطفال؟ |
organik gözlemlerini 10 yıl veya daha fazla yapabilirler. | Open Subtitles | ما يجعل مراقبة العناصر العضويّة تزيد عن عقد مِن الزمن |
- Bir defasında beni organik Kimya'dan 98 aldıktan sonra dolaşırken bulmuştu. | Open Subtitles | أتذكّر مرة عثرت علي ، أتجوّل شاردة ، حين حصلت على 89 بدرس الكيمياء العضويّة |
Komüne dönüp organik ürün almalı ve satmalıyım. | Open Subtitles | سيكون عليّ العودة إلى القرية وأحصل على بعض المواد العضويّة وأبيعها |
Metan ve diğer birçok organik bileşikleri içeren kalın bir azot atmosferi olan Satürn'ün en geniş uydusu Titan'ı örnek alın. | TED | كتايتن مثلًا، وهو أكبر أقمار كوكب زحل، والذي يمتلك غلافًا جويًّا ثخينًا من النيتروجين والذي يحتوي على الميتان والعديد من الجزيئات العضويّة الأخرى. |
Ancak aynı zamanda gökyüzünden yağan yüksek miktardaki organik bileşenlerle birlikte bu sıvı metan vücutları muhtemelen farklı yaşam formlarını destekleyebilir. | TED | لكن، عند ارتباطه مع كميّات كبيرة من المواد العضويّة التي تهطل أيضًا من السماء، فإنّ هذه جسيمات الميتان السائل قد تكون قادرة على دعم أشكال الحياة غير المألوفة. |
organik kimyadan daha önemli şeyler, ve anladım ki... | Open Subtitles | وييي, أهمّ من الكيمياء العضويّة التي تستمرّ, و اعتقدت ذلك ... |
organik manavlar demek. | Open Subtitles | يعني متاجر لبيع البقالة العضويّة. |
organik materyal topla. | Open Subtitles | مواد المحصول العضويّة |
organik materyali işle. | Open Subtitles | عمليّة المواد العضويّة |
Omzunuzdaki o dövme üyeliğin bir işareti. | Open Subtitles | الوشم على كتفك هو شارة العضويّة. |