| büyük dağların ötesindeki çocuktan bahsederken bir hüzün çökerdi kalbine. | Open Subtitles | آذى قلبُه متى تَكلّمَ حول ولد ما بعد الجبالِ العظيمةِ. |
| Benim, çocuklar. büyük Noel Buz Salkımı beni hayata döndürdü! | Open Subtitles | أنه انا يا أطفال رقاقة ثلج عيد الميلادِ العظيمةِ أعادتْني |
| büyük Tren Soygunu ile sinema doğmuştu. | Open Subtitles | كانت قد ولدت الصور المتحركة بسرقةِ القطارِ العظيمةِ |
| Aja Monet: Hikayemiz bütün harika aşk hikayeleri gibi başlıyor. | TED | "آجا مونيه": بدأت قصّتنا ككلّ قصصِ الحبّ العظيمةِ بين اليافعين |
| Ahırda harika fotoğraflar çektim. | Open Subtitles | حَصلتُ على بعض الطلقاتِ العظيمةِ في الحضيرةِ اليوم. |
| Şu herkesin mezarlarından çıktığı harika filmleri bilir misiniz? | Open Subtitles | حسنا ، تَعْرفُ تِلْكَ الأفلامِ العظيمةِ عندما يخرج الاشخاص من قبورِهم؟ |
| büyük eyaletimizin valisi olarak... mezun olan polis akademisi öğrencilerini görmek beni çok gururlandırıyor. | Open Subtitles | كحاكم لهذه الولايةِ العظيمةِ يَمْلأُني الفخرِ لرُؤية هؤلاء الطلبة الخريجون العسكريون للشرطة |
| Tanrıların heykelleri büyük bir ilgiyle tereyağından yapıldı. | Open Subtitles | نحت الآلهةِ قُطِعَ بالعنايةِ العظيمةِ في الزبدِ. |
| O büyük kurt, sen onun rafındaki toz zerresisin. | Open Subtitles | ذرة غبارِ على الرفِّ فى تلك المؤسسةِ العظيمةِ |
| Moğolistan'ın uzak köşelerinde gezegenin en büyük göçlerinden biri başlamak üzere. | Open Subtitles | في المتناولاتِ البعيدةِ لمنغوليا خارجية تجري أحد هجراتِ الكوكبِ العظيمةِ |
| Yaprak ve gövdeler de büyük antilop sürüleri tarafından koparılır. | Open Subtitles | والأوراق والجذوع المَقْصُوصة بالقطعانِ العظيمةِ مِنْ الظبي. |
| Yaz başı ve büyük gri baykuş yavrularının tüyleri çıkıyor. | Open Subtitles | صيف مبكر، وفراخ البومةِ الرماديةِ العظيمةِ بدأ يكسوها الريش. |
| Ama büyük Set Resifi öyle büyüktür ki, aydan görülebilir. | Open Subtitles | رغم ذلك تبدو شعب المانعِ المرجانية العظيمةِ كبيرةُ جداً بحيث يمكن رؤبتها مِنْ القمرِ. |
| - O bir sürü harika şey yaptı. - O bir medyum. | Open Subtitles | إنها قامت بالكثير مِنْ الأشياءِ العظيمةِ إنها نفسانية |
| Eminim harika hikayelerin vardır. | Open Subtitles | رَاهنتُ بأنّك عِنْدَكَ بَعْض القصصِ العظيمةِ. |
| Merak etmeyin, onlara sağladığımız harika hayatı düşünürsek çocuklarımızın bize bakacağından eminim. | Open Subtitles | لكنأَنامتأكّدُأطفالُناسَيَعتنونَبنا. إعتِبار الحياةِ العظيمةِ أعطينَا ' ني. |
| Fakat bu batıklar deniz yaşamı için öylesine harika birer yuva oluyor ki her zaman bir kaza olsun diye beklemek gerekmemeli. | Open Subtitles | لكن هذا الحطامِ صنعِ مثل هذه البيوتِ العظيمةِ للحياة البحريةِ , أنت دائماً لا تَنتظرُ حدوث حوادث. |
| Böyle harika hikayeler anlatacak bir sürü zamanın olacak. | Open Subtitles | إنّ الطريقَ أَراه، أنت تَذْهبُ أَنْ يَكُونَ عِنْدَهُ الكثير مِنْ الوقتِ لإخْبار كُلّ أنواع القصصِ العظيمةِ. |
| harika filmlerimiz var. | Open Subtitles | نعم، نعم، نعم، نعم. الله، رجل، عِنْدَنا العديد من الأفلامِ العظيمةِ العظيمةِ هنا. |
| Şöyle bir gerçek var; mankenlerin vücutları harika. | Open Subtitles | حَسناً إنها لحقيقة عارضات لَهُ مثل هذه الأجسامِ العظيمةِ. |