Çoğu akademinin, polis teşkilatındaki kadın sayısını azaltmaya çalışan eril bir polislik gayesine bel bağladığını biliyoruz. | TED | نحن نعلم أن أغلب الأكاديميات تعتمد نموذجًا ذكوريًا للعمل الشرطي والذي يقلّص من عدد النساء في العمل الشرطي. |
Bak, bu mesleği sende benim kadar uzun süre yapsaydın gözlerini açık tutarak iyi bir polis işi çıkarabilirdin. | Open Subtitles | أنظري, أنت تؤدين دورا مثل هذا, طوال ما عملت أنتِ تأتين لتجدي ذلك العمل الشرطي الجيد. إنه بشأن أن تظل عينيك متيقظتين. |
Gerçek bir polis gibi çalışmaya. | Open Subtitles | للقيام بعض العمل الشرطي الحقيقي أقصد العمل الميداني |
New Jersey'deki korkunç durum beni ABD genelinde polislik yapan kadınların durumunu incelemeye sevk etti. | TED | دفعتني الوضعية الحرجة في نيوجيرسي للبحث في مكانة النساء داخل العمل الشرطي عبر الولايات المتحدة. |
Diğer ülkeler kadın polis sayısını artırma üzerinde aktif olarak çalışıyorlar çünkü 50 yıldan fazla bir zamanı kapsayan ve polis teşkilatında kadınların olmasının avantajlarını detaylandıran geniş çapta bir araştırma bulgusunun varlığından haberdarlar. | TED | وتعمل بلدان أخرى باستمرار للرفع من عدد النساء في العمل الشرطي، لأنهم على دراية بالكم الكبير من الدلائل البحثية، التي امتدت لأكثر من 50 سنة، والتي تُفصّل إيجابيات وجود النساء في العمل الشرطي. |
Eyalet savcısı polis işlerinin kalitesi konusunda hoşnut değil. | Open Subtitles | المدعي العام يستنكر تخفيض العمل الشرطي |
Bizden öncekilerin yaptığı gibi temel polis işleri. | Open Subtitles | العودة لمبادئ العمل الشرطي |
Fiziksel yeterlilik, polislik işinin küçük bir parçası. | TED | إن اللياقة البدنية هي جزء صغير من العمل الشرطي. |
Bu tür akademiler, fiziksel dayanıklılığın üzerinde önemle durarak toplum destekli polislik, problem çözme ve bireyler arası iletişim becerileri gibi konulara daha az önem vermekte. | TED | هذه الأنواع من الأكاديميات تعطي أهمية كبيرة للقوة الجسدية، مع اهتمام أقل بجوانب مثل العمل الشرطي الاجتماعي، وحل المشكلات، ومهارات التواصل مع الآخرين. |