Onlar çok güçlüler. Bu gücü serbest bırakmalıyız ki kıta için katkıda bulunabilsinler. | TED | لديهنّ القوة وعلينا أن نطلق العنان لتلك القوة ليستطيعوا أن يساهموا في القارة |
Ve o geri sayım sıfıra ulaştığında, hayal edilemez büyüklükte güç serbest bırakılacak. | Open Subtitles | وعندما يصل ذلك العد التنازلي إلى صفر سيُطلق العنان لسلطة لا يمكن تصورها |
Bir kez dünyanızı bildiğinizde okuyucunuzun da aynı derece bileceğine olan umutla, karakterlerinizi özgür bırakın ve görün neler oluyor. | TED | وبمجرد أن تفهم عالمك كما تأمل أن يفهمه قارئك، أطلق العنان لشخصياتك فيه وانظر ماذا يحصل. |
Bir sonraki aklına bile gelmeyecek bir dehşet ortaya çıkaracak. | Open Subtitles | أما التالية فسوف تطلق العنان لأهوال لا تستطيع أن تتخيلها |
Yani, evi koy verebilirsin, kendini koy verebilirsin... | Open Subtitles | كما تعلم, بإمكانك أن ترحل عن المنزل، وبإمكانك أن تطلق العنان لنفسك |
Devlet vatandaşlar üstünde deney yaptı ve canavarları serbest bıraktı. | Open Subtitles | أن الحكومة تجري تجارب على مواطنيها و يطلقون العنان للحوش |
Hayır, bir öğrenci işe alıp ona rehberlik yaparım, ona problem üzerinde nasıl düşüneceğini, benim bakış açımdan nasıl bakacağını öğretirim ve onu serbest bırakırım. | TED | لا، أنا أُشغِّل تلميذ و أقوم بإرشاده و أعلّمه كيف يفكر في المشكلة، ليراها من منظوري ثم أطلق له العنان. |
Aklımı serbest bırakmam çok kolay çünkü kendimi küçük bir kalıba sığdırmaya çalışmıyorum. | TED | مثلا، سهل بالنسبة لي ان أطلق العنان لعقلي لأني لا أحاول وضع نفسي في صندوق صغير. |
Genç beyinleri serbest bırakmalıyız, önlerini açıp yeni şeyler üretmeleri ve geliştirmeleri için onları desteklemeliyiz ve yol göstermeliyiz. | TED | علينا أن نطلق العنان لعبقرية شبابنا نبتعد عن طريقهم وندعمهم ليخلقو ويبدعو ويمهّدوا الطريق |
Çoklu görevin işimize yaramasını sağlayabiliriz, doğal yaratıcılığımızı serbest bırakabiliriz. | TED | يمكننا جعل تعدد المهام ناجعًا بالنسبة لنا لإطلاق العنان لإبداعنا الفطري. |
Ama onun duygularından emin olmadan kendi duygularını serbest bırakma. | Open Subtitles | ولكن لا تطلقي العنان لمشاعرك حتى تتأكدين من مشاعره. |
Belki de onu yuvasından dışarı çıkarmanın, özgür bırakmanın vakti gelmiştir. | Open Subtitles | ربما حان وقتُ إخراجه من العُش وإطلاق العنان له. |
Neşenin özgür olmasına izin ver. Benim niyetim komik olmak. | Open Subtitles | اطلقي العنان لضحكك انا اقصد ان اثير الضحك |
Bu TEDGlobal 2017'de ortaya konduğu gibi düşüncelerimize ve hayallerimize özgürlük tanıyalım. | TED | دعونا نطلق العنان لأفكارنا وتخيلاتنا، كما هو موضَّح في TEDGlobal 2017 هذا. |
Bir sürü insanın yeteneklerini ve tutkularını işe yarar bir şekilde ortaya çıkarmak zorundasınız. | TED | يتطلب إطلاق العنان لمواهب الناس وشغفهم واستغلال ذلك في عمل مفيد ونافع. |
Bırak kendini kızım! Yemyeşil otlaklara doğru. | Open Subtitles | أطلقي العنان يا فتاة إلى المراعي الخضراء |
Hayır bebeğim, sadece kendini biraz bırakmış gibi görünüyorsun. Peki yanlışlıkla söyledim. Sorun değil bebeğim. | Open Subtitles | لا عزيزتي، تبدين كأنك تركت العنان لنفسك قليلاً حسناً، لقد زل لساني لكن ياحبيبتي، لا بأس |
Diyor ki: "Uzun zaman önce, şeytani tanrı Seth dünyaya geldi ve şeytani kölelerini etrafa saldı. | Open Subtitles | لوت يقول أنه منذ فترة طويلة، أوفيرلورد الشر، تعيين... جاء وإطلاق العنان التوابع الشر على الأرض. |
Bu kesinlik seviyesi, bir yenileşim (inovasyon) fırtınası açığa çıkardı. | TED | هذا المستوى من الدقة أطلق العنان لعاصفة من الإبتكارات . |
Bırak çıksın. Duygunu anlat ona. Zor ama yapmalısın. | Open Subtitles | أطلق لنفسك العنان وأخبرها بكل شىء أخبرها بما تشعر أن هذا صعب لكن يجب أن تفعله فقط أطلق العنان |
Sen şeyler şekilde yeniden şekillendirmek için başıboş olacak, hayallerinizdeki bir dünya yaratmak için. | Open Subtitles | سيكون لديك العنان لإعادة تشكيل الامور كما هي لصنع عالم من أحلامك |
Uzun zaman önce uzak bir diyarda Ben, Aku, karanlığın biçim değiştiren efendisi korkunç bir kötülüğü serbest bıraktım. | Open Subtitles | منذ فترة طويلة في أرض بعيدة، ل، أكو... على شكل تحول ماجستير في الظلام... أطلق العنان لشر لا يوصف. |