Hakim karınızla konuşurken ne kadar şiddet dolu olduğunuzu fark edecek. | Open Subtitles | مايجبُ على القاضية أن تدركه هو العنف الذي تقوم به لها |
Son 500 senedir şiddet oranı çarpıcı bir şekilde düşmüştür. | TED | عن العنف الذي انحسر بصورة واضحة على مدى ال500 عام الماضية |
Ölü değil; ama paramparça, hissiz ve dünyayı ele geçiren şiddet nedeniyle susturulmuş. | TED | ليس ميتاً؛ أجل، محطم ومخدر وصامت بسبب العنف الذي يسود العالم الذي استولى عليه. |
Şunu ele alalım: Bir matematik denklemini çözerken ve şiir ezberlerken meşgul olursunuz, yaşadığınız yerde şahit olduğunuz şiddeti unutursunuz. | TED | لننظر إلى الأمر هكذا: عندما تكون مشغولا بحل المعادلات الرياضية، وبحفظ الشعر، فإنك ستنسى العنف الذي شهدته في وطنك. |
Fakat korktukları şiddetin soykırım veya savaş şiddeti değil günlük şiddet olduğunun farkına varmalı. | TED | لكن لاحظ أن العنف الذي يخافونه ليس العنف الناتج عن الإبادات الجماعية أو الحروب. بل هو العنف اليومي. |
Zira Dışarıda gördüğünüz şiddetin haricinde.. | Open Subtitles | لأن ، في أعلى العنف الذي يمكنك رؤيته هنا |
Kanımızı akıttık, öldük ve çoğunlukla Iraklı insanlara şiddet koyarak zorbalık uygulayan bu örgütü durdurmak için öldürdük. | TED | سالت دماؤنا، قُتِل زملاؤنا، وقتلنا لنوقف تلك المنظمة عن العنف الذي كانت تقوم به بشكل كبير ضد الشعب العراقي. |
Aşikardır ki şiddet sizi sinirlendiren şey bu. | Open Subtitles | من الواضح أن هذا العنف الذي يُغضب الجميع |
şiddet kullanmamın sebebi bizi bu ıstıraptan daha çabuk kurtarması için. | Open Subtitles | العنف الذي انا على وشك .. إستخدامه,يخدمغرضاًبالفعل. إخراجنا من هذا البؤس بسهولة كبيرة. |
Kağıt parçalarını kan için kullanmalarını seviyorum. şiddet eylemlerini yumuşatıyor. | Open Subtitles | أحب استخدام القصاصات كدماء فهي تخفف من وطأة العنف الذي يشمله |
En iyi şiddet insanın kendisine uyguladığı şiddettir. | Open Subtitles | لا يوجد عنف أفضل من العنف الذي يؤذي نفسه |
Gördüğüm bu şiddet sanırım bu şampiyonun eseri. | Open Subtitles | هذا العنف الذي شهدناه، أعتقد أنه من صنع هذا البطل. |
Ve Oakland'da artan şiddet seviyesini göz önünde bulundurursak. tahminimce çok meşguldün. | Open Subtitles | وبمستوى العنف الذي وصلت إليه تشارمنغ فأعتقد بأنّك.. كنت مشغولاً في الفترة الآخيرة .. |
Katolikleri koruyan kararların, izin verdiğin şiddet olayları... | Open Subtitles | كل القرارات اصعبه وتفضيل الكاثوليك كل العنف الذي سمحت به |
Her yerde siyahi kadınlara yönelik polis şiddeti konusundaki farkındalık düzeyi oldukça düşük. | TED | وفي كل مكان، الوعي بمستوى العنف الذي يقوم به رجال الشرطة الذي تمر به النساء السود مُنخفض جدًا. |
Senin yaşadığın tipte bir şiddeti yaşamak, insanı yıkabilir, içe kapanmasına, ya da öfkeden kudurmasına neden olabilirdi. | Open Subtitles | نوع العنف الذي واجهتيه من الممكن أن يجعل المرء يتراجع و ينهار، أو يلتهمهُ الغضب |
Maruz kaldığım şiddetin kanıtı olarak yüzümdeki izleri göstereceğim. | Open Subtitles | سأريهم العلامات التي على وجهي، كدليل على العنف الذي تعرضتُ له. |
Bunu mümkün kılan, Kahire'deki kadınların ayağa kalkıp kendilerini tehlikeye atmaları oldu. Mısır'daki şiddetin boyutları hakkında söz almaya karar vermeleri ve saldırılara ve eleştirilere maruz kalmayı göze almaları oldu. | TED | سيحدث هذا لأن نساء في القاهرة أتخذن قرار الوقوف ووضع أنفسهن على الخط والتحدث عن درجة العنف الذي يحدث في مصر وكانوا على إستعداد ليُهجم عليهن وينتقدن، |