Haline bak. Neden çatal kullanmıyorsun? çubukları iyi kullanamıyorsun. | Open Subtitles | انظري إلى نفسك، استعملي الشوكة، أنت لا تجيدين استعمال العيدان. |
Sana o çubukları vermek ve onları sanata dönüştürürken yüzündeki gülümsemeyi görmekti. | Open Subtitles | بل كان منحى العيدان لك ومشاهدتك تبتسمين وأنتِ تحولينها إلى فن |
Bunlar bilgisayar laboratuvarına. Sakın çubukları unutma! | Open Subtitles | هذا لمعمل الكمبيوتر و لا تنسي العيدان |
Ve bu kargalar yabani ortamda böcek ve bunun gibi şeyleri odun parçalarından çıkarmak için çubuk kullanıyorlar. | TED | وهذه الغربان تستخدم العيدان في البرية للحصول على الحشرات وغيرها من قطع الأخشاب. |
Kafatası şeklinde bir taş ve bir yığın beyaz çubuk var. | Open Subtitles | إنّها مجرّد صخرة على شكل جمجمة مع بعض العيدان البيض |
İsterseniz biraz çalı çırpı kırabilirim bayan. | Open Subtitles | يمكننى أن أحضر لكِ بعض العيدان إذا رغبت يا سيدتي |
İsterseniz biraz çalı çırpı kırabilirim bayan. | Open Subtitles | يمكننى أن أحضر لكِ بعض العيدان إذا رغبت يا سيدتي |
Örneğin, bu konu hakkında tez yazan bir Japon insanbilimciye göre, tarihsel açıdan, çin yemek çubukları Japon halkının diş yapısında uzun süreli değişikliklere sebep oldu. | TED | تاريخياً .. على سبيل المثال عيدان الطعام .. تبعا لعالم آثار ياباني والذي كتب اطروحة في ذلك الخصوص في جامعة ميتشغن تتحدث عن النتائج بعيدة الأمد لتلك العيدان على طب الاسنان و الاسنان ذاتها للشعب الياباني |
(Müzik) Kapı durdurucuları var, bunlar çok önemli. (Gülüşmeler) Bir de taraklarım var. Sahip olduğum tek taraklar bunlar. (Müzik) Benim enstrümanıma monteli hepsi. (Gülüşmeler) (Müzik) Her türlü şey yapabilirim aslında. Keman yayıyla çalabilirim. Bu çubukları kullanmak zorunda değilim. | TED | (موسيقى) يجب أن تكون لديكم أقفالٌ لأبوابكم، ذلك ضروريّ (ضحك) لديَّ هنا بعض الأمشاط، هذه هي الأمشاط الوحيدة التي أمتلكها (موسيقى) وهي كلُّها مثبَّتة على آلاتي الموسيقية (ضحك) (موسيقى) يمكنني بالواقع عمل كل ما يمكنكم تخيُّله. يمكنني أن أعزف بعود الكمان. ليس عليَّ أن أستعمل العيدان الصينيَّة |
Yemek çubukları. | Open Subtitles | بسبب العيدان |
Hayatımın hikayesi. Çubuklu şekeri o yer. çubuk bana kalır. | Open Subtitles | قصة حياتي، يحصلون على الحلوى وأنا أحصل على العيدان |
29 yer 40 çubuk. | Open Subtitles | ، الأماكن المُعدّة : 29 ، العيدان لكل مكان منها : |
Tatlım, sana birkaç çubuk daha getirdim! | Open Subtitles | حبيبتي، أحضرت لك المزيد من العيدان |