Hey, kendimize biraz barbekü aldım. benzin almak için en yakın yer Newt. | Open Subtitles | هاى، حصلت لنا على بعض الشواءِ نيوت، المكان الأقرب للحصول على الغازِ |
Bir gün, benzin almak için, uğradım Point Place'e... | Open Subtitles | يوم واحد تَوقّفتُ في مكان نقطةِ لبَعْض الغازِ. |
Kasabadaki herkesten 5 galon benzin istiyoruz. | Open Subtitles | نحن نَسْألُ كُلّ شخصَ في البلدةِ للتَبَرُّع بخمسة غالوناتِ مِنْ الغازِ |
Elektrik gittiğinden beri istasyondaki gaz pompaları çalışmıyor. | Open Subtitles | مضخات الغازِ لا تَعْملُ في المحطةِ مع انقطاع الكهرباء |
Bu, karayolunda ayağın gaz pedalında saatte 100 mil hızla acil durum freni açık halde gitmek demek. | Open Subtitles | هو مثل الذهاب 100 ميل في الساعة على الطريق السريعِ بقدمك على الغازِ وكوابح الطوارئ عليه |
Neyse, tüm parayı yakıta, iplere, yeni ağlara ve yepyeni bir karides teknesine yatırıyorum. | Open Subtitles | على أيّ حال ، سأنفق كل هذا "على "الغازِ" ، "حبال" ، "وشباك جديدة ومركب صيد "جمبري" جديد |
Jeneratör için 75 galon benzin getirdim | Open Subtitles | لقد حَصلتُ على 75 غالونِ مِنْ الغازِ للمولّدِ |
Heidi Cluster kredi kartını Çarşamba saat 19.05'te benzin almak için kullanmış. | Open Subtitles | في 7: 05 مساءً للحُصُول على الغازِ. دَعوتُ المحطةَ. |
Jim'in fantastik yolculuğunu bozduğum için özür dilerim ama benzin bitmek üzere. | Open Subtitles | أَنا آسفُ لإفْساد جيِم الرحلة البحرية الرائعة، كُلّ شخص، لَكنَّنا تقريباً خارج الغازِ. |
Kırsala benzin aramaya götürmeye çalışıyor çünkü orada bulamayacağımızı biliyor. | Open Subtitles | هو يُحاولُ إيصاْلنا في كافة أنحاء الريف، بَحْث عن الغازِ لأنه يَعْرفُ نحن لَنْ نَصِلَ إلى هناك. |
Ne gitarını isteyecek, ne de bize benzin satacak. Hadi geri dönelim. | Open Subtitles | لن يريد جيتارك انه لن يبيعنا بعض الغازِ |
Bu köpek üç milyon doları çiğnedi, ve ben bir depo benzin bile alamıyorum. | Open Subtitles | هذا الكلبِ فقط عَلكَ ثلاثة ملايين دولار، وأنا لا أَستطيعُ تَحَمُّل حتى a دبابة الغازِ. |
Seven Hills'ten benzin almak için kullanmış. | Open Subtitles | أمكسه لشِراء الغازِ في سبعة تلالِ. |
Pekâlâ, bu son benzin kutusu. | Open Subtitles | .حسناً , هذه علبةُ الغازِ الأخيرةِ |
Arabanın patlaması için iki şey gerek: delinmiş benzin deposu ve bir kıvılcım. Engebeli arazi. | Open Subtitles | الشيئان يَجْعلونَ a سيارة تَذْهبُ إزدهاراً - دبابة الغازِ المُفَجَّرةِ وa شرارة. |
Evet. Açık kalmış gaz hattı yakıttı. | Open Subtitles | نعم. خَطّ الغازِ المَفْتُوح غطاءِ |
gaz şirketi burnunun dibinde sondaj yapıyor. | Open Subtitles | حفر شركةِ الغازِ الحقّ في حضنِه. |
Ve 4.8 milyar yıl önce, kendi yerçekimlerinin gücü altında çökerek güneş sistemini - parlayan gaz topu ve bazı büyük kayaları oluşturdu. | Open Subtitles | وقبل 4.8 مليار سنة، انهاروا تحت الجاذبية الخاصة بهم لتَشكيل النظام الشمسي - كرة متَوهّجة من الغازِ وبعض الصخورِ الأكبرِ. |