Burada planktonlar arasında, besin ağı o kadar dolaşık ve karışıktır ki, bilim insanları bile kimin kimle beslendiğini bilmezler. | TED | هنا بين كل العوالق تعد الشبكة الغذائية شديدة التعقيد و الإبهام والتشابك حتى العلماء ذاتهم لايمكنهم تحديد من يفترس من |
Tohum, fosfor, gübre, besin, su ve güneş ışığı katmak durumunda kaldık. | TED | و غرس البذور , الفسفور السمادات ,المواد الغذائية, الماء , ضوء الشمس |
Bu arada, palmiye yağı binlerce yiyecek ürününde bulunuyor. Her gün yiyoruz. | TED | بالمناسبة، يُدرجُ زيت النخيل في آلالاف من المنتوجات الغذائية التي نتناولها يوميًا. |
_ Yerel haberler, Kirmizi bolgedeki Son yiyecek kitligi dalgasi | Open Subtitles | و فى الأخبار المحلية , أخر موجة من المعونات الغذائية |
Son iki yıldır, bunların bulunduğu köylerin 500 tanesi hiç bir gıda yardımına ihtiyaç durmadı - kendilerine yettiler. | TED | على مدى العامين الماضيين، 500 من القرى التي وجدت بها المستودعات لم تحتج للمساعدة الغذائية -- أصبحوا مكتفين ذاتياً. |
Yeni yemek üretme ve atıktan kurtulma yolları arayan bir dine iman ediyorduk. | Open Subtitles | نحن نحمي نوع من الدين الجديد وهو محاولة تطوير المواد الغذائية ومعالجة البدائل |
Yavrular, hayatta kalabilmek için her beslenme fırsatını değerlendirmeyi öğrenecek. | Open Subtitles | اطفالها سيتعلمون بأن التماسيح الناجحة تستغل جميع الفرص الغذائية المتوفرة |
En umut vaat eden çözüm, besin zincirinin altlarına bakmak olabilir. | TED | أحد أكثر الحلول الواعدة هو بالاتجاه نحو الأسفل في السلسلة الغذائية. |
Derin okyanustaki en yaygın balığın yani besin zincirinin en altındakinin bu zehirli hapları yutup yutmadığını öğrenmek istedik. | TED | أردنا أن نعرف إذا كان أكثر الأسماك شيوعًا في المحيط العميق في قاعدة السلسلة الغذائية يبتلع هذه الحبوب السامة |
Karaciğer ve böbrekler, bu hayvanlar için zengin bir besin kaynağıdır. | Open Subtitles | تعرف, الكبد و الكليه هي مصدر غني بالمواد الغذائية لتلك المخلوقات |
Hadi baba. Şu sersem şeylere besin zincirinin tepesinde kimin olduğunu gösterelim. | Open Subtitles | هيا يا أبي فلنري هؤلاء الجبناء من الذي على قمة السلسة الغذائية |
Büyükler küçükleri yer ve besin zincirinin tepesinde de insanlar vardır. | Open Subtitles | والحيوانات الصغيرة تأكلها تلك الكبيرة، وعلى رأس السلسة الغذائية نجد البشر. |
Bağlılıklarını güçlendirip gözlerine girmenin yolunun yiyecek stoklarını tehdit etmekten geçtiğini de biliyordu. | Open Subtitles | و هو يستطيع تقوية تبعيتهم و اكتساب حظوتهم عن طريق تهديد مؤنهم الغذائية |
Mayıs ayının başlarında ulusun özenle ayrılmış olan yiyecek stokları tamamen tükenmişti. | TED | مع بداية شهر مايو، كان احتياطي البلد من المواد الغذائية والمُقَـنَّنِ بعناية قد تم استنفاذه تماما. |
Sanayileşmiş gıda sistemimizde 1 kalorilik yiyecek üretmek için 10 kalori fosil yakıt enerjisi gerekiyor. | TED | يتطلب الأمر 10 سعرات من طاقة الوقود الحفري في نظامنا الغذائي عالي التصنيع لكي ننتج سُعرًا واحدًا من الطاقة الغذائية. |
Kıtlıkların sebebinin uzun süre gıda sağlamadaki eksiklikler olduğu düşünüldü. | TED | كانت المجاعات و لمدة طويلة مفهومة بانها تحدث من الاخفاقات في الإمدادات الغذائية. |
Bütün bunları bir gıda etiketinde bulmanız dileğiyle, başarılar! | TED | حظا طيبا في العثور على ذلك كله على طابع المكونات الغذائية. |
İnsanlar kurak sezonlarda açlık çekerken yemek yardımı gidiyor. | TED | تصل المساعدات الغذائية كل سنة عندما يعاني البشر من المجاعة في الفصول الشحيحة. |
Dışarıdan gelen birtakım uzmanlar, davranış değiştirme metodları uygulamaya çalıştılar: masaya bir tabak yemek ve bir tabak kaka koyup sineklerin ikisi arsında mekik dokumalarını seyretmek gibi. | TED | قام بعض الزوار، بإستخدام مختلف حيل التغيير السلوكي مثل وضع طبق من المواد الغذائية و طبق من الغائط و جعلهم يراقبون الذباب ينتقل من واحد إلى أخر. |
Hayvan Çalışması Rozeti için beslenme şekillerini inceliyordum, buna denk geldim. | Open Subtitles | أنا ارسم الوجبات الغذائية لشارة الدراسة الحيوانية ومشيت من خلال هذا |
Antik diyet ve bağırsak hastalıkları hakkında çok şey öğrenebilirsiniz,... ...fakat çok nadir bulunurlar. | TED | ،يمكنك أن تعرف الكثير عن النظم الغذائية القديمة والأمراض المعوية .لكنها نادرة جداً |
Yani bu vücuduna sağlıklı ve gerekli besinleri hızlıca vermeni sağlayan bir yol. | Open Subtitles | لذا فهي أسرع طريقة لإعطاء جسدك مصدر قوي جداً من المواد الغذائية الصحية |
Burada epey yiyeceğimiz var ve daima sisle gelir. | Open Subtitles | لدينا الكثير من المواد الغذائية هنا دائما تجهيزات التي تأتي مع الضباب |
Vücudumuz bu yeni yeme alışkanlıklarına uyum sağladı. | TED | أجسادنا قد تأقلمت مع هذه الوجبات الغذائية الجديدة. |
İçerdikleri yağ, vitamin ve diğer besinsel içerik farklı da olsa, karbonhidratlar söz konusu olduğunda bu besinler yaklaşık olarak aynıdır. | TED | على الرغم من أنه قد تختلف من ناحية الدهون ، الفيتامينات ، والعناصر الغذائية لكن من ناحية الكربوهيدرات فإنها تتشابه كثيرا |
En ufak besin maddesini bile besleyici özelliği için alıyordum. | TED | وقد كان كل شيء أأكله أأكله فقط لقيمته الغذائية |
Gerçekten sağlıklı yiyecekler üreten, güvenebileceğimiz, saydam bir gıda sistemine ihtiyacımız var. | TED | نحن بحاجة حقاً لشفافية في أنظمتنا الغذائية لكي نثق بها أنظمة قادرة على إنتاج أغذية صحية. |
Ormanda yiyecekleri tüketip, ardından tarlalarımıza gelerek ürünümüzü tahrip ediyorlar. | Open Subtitles | ، يسد حاجته الغذائية بالتهام ما في الغابة بعدئذ يأتون على مزارعنا الخضراء فيتلفون محاصيلنا |
Sen yetenekli, yaratıcı birisin ve Food Network buraya seni görmek için geldi. | Open Subtitles | إنك ِموهوبة، إنكِ مُبدِعة، و الشبكة الغذائية هنا من أجل رؤيتكِ أنتِ |
bunun pratik olmadığını biliyorum, ama kendi yiyeceğimizi yakalamak zorunda kalabiliriz. | Open Subtitles | أعرف أن هذا غير عملي ولكن قد يكون لدينا للقبض على المواد الغذائية الخاصة بنا. |