K.çını iki asil, kendini kamu hizmetine adamış... insanlarla birlikte aynı odaya koyma. | Open Subtitles | ألا تغمرك سعادة عارمة لوجودك في الغرفة ذاتها مع شخصين نبيلين غير أنانيين يعملان في الخدمة العامة؟ |
Sırf bizi aynı odaya getirmek için ulusal güvenlik toplantısı mı gerekiyordu? | Open Subtitles | اضطررت إلى عقد اجتماع أمن وطني لتجعلنا في الغرفة ذاتها |
İyileşmemi hızlandırmak için ikimizi aynı odaya koyma fikri kime aitse, gerçekten salakmış. | Open Subtitles | أيا كان من اقترح أن نتشارك الغرفة ذاتها لمساعدتي في عملية شفائي هو أحمق كليا |
Kennedy Uzay Merkezindeki soyunma odalarına, çocukluk kahramanlarımızın giyindiği aynı odaya, Neil Armstrong ve Buzz Aldrin'in Apollo' ya binip, Ay' a gitmek için giyindiği odaya giriyorsunuz. | TED | لنذهب إلى داخل، مركز كينيدي للفضاء، إلى غرفة ملابس الفضاء، الغرفة ذاتها حيث ارتدى أبطال طفولتنا ثيابهم فيها، حيث ارتدى "نيل أرمسترونغ" و"بز ألدرن" بدلاتهم ليحلّقوا بالمكوك "أبولو" إلى القمر. |
Yani, akademide aynı odayı paylaştınız. | Open Subtitles | اقصد تشاركت معه الغرفة ذاتها في الأكاديمية. |
Saat başına ücret ödeyerek her salı aynı odayı tutuyormuş. | Open Subtitles | الغرفة ذاتها كل ثلاثاء يستأجرها بالساعة |
Hanna, Emily ile aynı odaya girdiğinizde yangın alarmı çalışıyor resmen. | Open Subtitles | - أنا كذلك عندما تدخلان إلى الغرفة ذاتها أنتِ و (إميلي) ، تنطلق أجهزة إنذار الحرائق |