- Diatomlar sudaki yosunlardır ve boğulma yeri ve zamanını bulmamızı sağlarlar. | Open Subtitles | الدياتوم هي طحالب في المياه تساعدنا على تحديد مكان ووقت الغرق بدقة |
Sizler gibi sıradan insanlara sorulan bu soru, kaç insanın hortum, havai fişek, astım, boğulma vb. | TED | وهؤلاء أناس عاديون مثلكم تم سؤالهم لتخمين عدد الأموات من جراء الأعاصير، الحرائق، الربو، الغرق والخ. |
Ve evet, bir kaya gibi... batacağımı düşünürsek, boğulmaktan korkuyorum. | Open Subtitles | و , أجـل سأغوص كالصخرة الغرق هو مصدر قلق عادل |
Karşılaştığım diğer şey de, ve bu "balığı boğulmaktan kurtarmak." | TED | وهناك جملة أخرى مررت بها، وهي "انقاذ سمكة من الغرق." |
"boğulmak" ve "derin taraf" Sanki bir yüzme havuzundan bahsediyor. | Open Subtitles | الغرق , والنهايه العميقه تقريبا هو يتحدث عن حمام سباحه |
Nehirde boğulan tüm o insanları kurtardı. Bu parka adını o yüzden verdiler. | Open Subtitles | أنقذ كل شعبه من الغرق في النهر ومن أجل هذا سمِّي المتزه بإسمه |
boğulma ve astıma bağlı ölümlerden ise pek bahsedilmez | TED | وفيات الغرق والربو لا تأخذ الكثير من التغطية. |
Mesela, boğulma korkusu, ...kemirgenin zihnini harika bir şekilde konsantre ediyor. | Open Subtitles | الخوف من الغرق على سبيل المثال أنه يركز عقل القارض بطريقة رائعة |
Yumurtadaki yavrular için yırtıcılar, ani ısı değişimleri ve boğulma ciddi risk faktörü olduğundan dişi her yıl aynı yere yuva yapmaya eğilimlidir. | Open Subtitles | لذا سيكون البيض في خطر من الغرق, المفترسون وتقلبات درجة الحرارة ولذلك تعتمد على نفس موقع العش سنة بعد أخرى |
Sörf yarışması bu, boğulma yarışması değil ki. | Open Subtitles | أنها مسابقة ركوب الأمواج وليست مسابقة الغرق |
Fakat bu iki söz de, balıkları boğulmaktan kurtarmak, veya bir adamı boğulmaktan kurtarmak, bana göre niyetle ilgili şeyler. | TED | ولكن كلتا المقولتين ,انقاذ سمكة من الغرق أو إنقاذ إنسان من الغرق, بالنسبة لي متعلقة بالنوايا. |
Bu benim hayatımdaki çelişki olup beni gerçekten rahatsız eder ve beni şu kitabı yazmaya yönlendirir, Balıkları boğulmaktan Kurtarmak. | TED | هذا هو الغموض في حياتي الذي يزعجني حقا وقادني لكتابة كتاب أسمه انقاذ سمكة من الغرق. |
Hayır. Küçük bir çocuğu boğulmaktan kurtardım. | Open Subtitles | أنا أنقذت فتى من الغرق بالتنفس الصناعى عن طريق الفم |
boğulmak üzere olanları kurtaracağım, der, ilk arkadaş, şelaleden düşmek üzere olanları. | TED | سيقول الصديق الأول: “سأقوم بإنقاذ أولئك “الذين هم على وشك الغرق” الذين هم في خطر السقوط من الشلال |
Tahta parçalayıcıya düşmek, lavda boğulmak ve köpekbalığı tarafından yenmek. | Open Subtitles | أفضل ثلاث عندي, تسقط على قطاعة خشب الغرق في الحمم البركانية و أن تؤكل عن طريق قرش |
Yanıbaşında 3. cadde'de Süpermen boğulan bir adamı... | Open Subtitles | و سوبرمان ينقذ شخصا من الغرق فى الشارع الثالث |
"Boğulmanın eşiğine geldiği bir kazadan sonra yarışmalardan çekildi." | Open Subtitles | تركت الدائرة التنافسية بعد حادثة الغرق تقريبا |
Önümüze çıkabilecekler karşısında çamura batmak yerine öz güven bizi emin bir şekilde yapmaya davet eder. | TED | فعوضاً عن أن الغرق فيما يمكن أن يعيق طريقنا فإن الثقة تدعونا الى الأداء بكل يقين |
Hayır, bakmayı seviyorum. Boğulmayı planlamıyorum. | Open Subtitles | لا أنا أحب النظر إليه لا تعجبني فكرة الغرق |
Duyduğuma göre suda boğularak ölmek için dünyada olabilecek en huzurlu ölüm diyorlarmış. | TED | لقد سمعت من قبل أن الغرق هو أكثر الطرق السلمية تحصل بها على الموت |
Bu gemi batmaktan çok uzak, papyonlu çocuk. | Open Subtitles | هذه السفينة بعيدة عن الغرق يا ربطة الفراشة |
boğulmaya karşı bağışıklığım varsa, her yerde geçerli mi? | Open Subtitles | إذن لو كانت لدي مناعة ضد الغرق أقصد هل ينطبق ذلك في كل مكان ، مثل المحيطات |
Balıklar dışarı uçtu. Ben de neredeyse boğuluyordum. | Open Subtitles | وذهب السمك في كل اتجاه وقاربت انا على الغرق |
Akciğerlerinde tuzlu su var, alveolleri kopmuş bir de köpüklü salyaya rastladım. | Open Subtitles | مياه مالحة في رئتيه، الحويصلات الهوائية مُمزقة، اللعاب مزبد، شرب حتى الغرق. |
Her yıl kutlarım. Kendime de bir Çöküş almalıyım. | Open Subtitles | احتفل به كل عام، يجب ان ارتدي ملابس الغرق |
Işığın Tanrısı düşmanlarının yanmasını istiyor boğulmuş Tanrı, boğulmalarını istiyor. | Open Subtitles | آله النور يريد أعدائه أن يحترقو, إله الغرق يودهم غرقى. |
Karanlıkta boğuluyor gibiydim ve sonra, hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | انه مثل الغرق في الظلام وبعد ذلك ... لم اشعر بشىء |