Ama beni asıl eğlendiren kimliğini bulmam için verdiğin yabancı nesneydi. | Open Subtitles | لكن السبب الحقيقي بذلك الجسم الغريب الذي أعطيتني إياه كي أفحصه |
Kardeşimiz olan yabancı ihtiyacımız olduğu anda bize yardım etti ve farklılık yarattı. | Open Subtitles | الغريب الذي أصبح أخاَ ساندنا في وقت حاجتنا و أحدث فرقاَ |
Hiç tanışmadığınız şu yabancı lanetliler cemiyetinizin bir elemanı mı? | Open Subtitles | الغريب الذي لم تلتق به من قبل هل هو فرد من اتحاد الملعونين؟ |
Depodaki o ucube. Onun kim olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | الغريب الذي قابلناه في المستودع هل تعلمين من هو ؟ |
Nasıl bir ucube çanta dolusu seks aleti saklar? | Open Subtitles | أعني، ماذلك النوع الغريب الذي يحمل معه حقيبة مليئة بالادوات الجنسية |
Lisedeyken peşime takılan o tuhaf çocuk mu? | Open Subtitles | اليس هذا الشخص الغريب الذي اعتاد علي ملاحقتي في المدرسه الثانويه |
Tabii. - Bina görevlisi olan tuhaf adamdan yardım isteyecektim. | Open Subtitles | لقد كنت على وشك سؤال هذا الرجل الغريب الذي يعمل في خدمة المبنى لمساعدتي |
Veya çalıların içinde saklanıp yabancı birinin eve gelmesini bekliyordur. | Open Subtitles | او من النوع الذي يحب الإختباء ينتظر ذالك الرجل الغريب الذي سيأتي الى منزل طفله |
Fakat bu doğruysa, neden bazı insanlar, beni kurtaran yabancı gibi, diğer insanlar için çok riskli ve kendilerine zarar verebilecek fedakârlıkta bulunurlar? | TED | ولكن إن كان ذلك صحيحاً، لِمَ بعض الأشخاص، مثل الغريب الذي أنقذني، يقومون بأشياء تدلُ على نكران ذاتهم كمساعدتهم للآخرين معرضين أنفسهم للمخاطر الجسيمة والكلفة؟ |
"Hiç görmediğim bir yabancı hayallerime giriyor." | Open Subtitles | "أبدا ما رأيت هذا الغريب الذي يجيء في رأيي " |
"Hiç görmediğim bir yabancı hayallerime giriyor." | Open Subtitles | أبدا ما رأيت هذا الغريب "الذي يجيء في دفء قلبي " |
Bu sabah gelen yabancı bile. | Open Subtitles | حتى الغريب الذي وصل هذا الصباح. |
Ama onu yaralayan şoförün neredeyse parmaklarını sıkıştırması değildi ya da eline basmak üzere olan bir yabancı da değildi.. | Open Subtitles | لكنها لم تتأذى من قبل السائق ... الذي كاد يغلق الباب على أصابعها أو من قبل ذلك الغريب ... الذي كاد يدهس يدها |
Evet. Burada çalışan şu ucube. | Open Subtitles | نعم , ذلك الغريب الذي يعمل هنا |
Evet, senden önce burada oturan ucube. | Open Subtitles | ) نعم , انه الغريب الذي عاش هنا قبلك |
o tuhaf hissin ne olduğunu bilemem ama ama ona bir ayar çektirsen iyi edersin. | Open Subtitles | مهما كان ذلك الشعور الغريب الذي لديك ربما عليك تعديله |
Birden aklıma, o tuhaf tipin Leela'ya gönderdiği menekşe cüceyi kurtarmak isteği mesajı geldi. | Open Subtitles | هذا يذكرني ,يجب ان اخبر ليلا عن هذا الغريب الذي يريد ان ينقذ القزم البنفسجي . |
Lakin ikinizin de bu tür davalara olan tuhaf bağlılığınız sürekli birbirinizi kurtarma hissinize bağlılığınızla aynı derece. | Open Subtitles | ولكن هذا , آه التعلق الغريب الذي عند كلاكما لهذا النوع من القضايا فضلا عن الاستياء الواضح |
Bana olan tuhaf şeyleri çözmek için üç hafta boyunca her eseri ve mitoloji kitabını araştırdığın için. | Open Subtitles | ثلاثة أسابيع من البحث والتنقيب في كل صفحة أدب أو أساطير قديمة في محاولة معرفة الشئ الغريب الذي حاق بي. |