Sadece bir çift arkadaş şarkı söylüyor. Bunun nesi varmış? | Open Subtitles | بعضاً من الغناء مع الرفاق ما الخطب فى ذلك ؟ |
Sadece şarkı söylüyorduk. şarkı söylemek ne zamandan beri suç? | Open Subtitles | كل ما نفعله هو الغناء منذ متى والغناء يعتبر جريمة؟ |
Bir müzik aleti çaldığını ya da şarkı söyleyediğini hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لا أتذكر لعبها على آلة أو أنها قادرة على الغناء |
Glee provasında olduğunu sanıyordum benim birden çok işi yapan yıldızım. | Open Subtitles | ظننت أنكِ في تدريب نادي الغناء , يا نجمتي المتعدده المواهب |
Bunu söylediğime inanamıyorum ama Glee kulübünde olmayı da çok seviyorum. | Open Subtitles | ولا اصدق انني اقول ذلك لكني احب انني في نادي الغناء |
şarkı bile söyleyebilirim! Büyük tutkuyla söyleyebileceğim birkaç şiir biliyorum. | Open Subtitles | استطيع الغناء انا اعرف بعد القصائد التى اؤديها بعاطفه كبيره |
Oh, teşekkürler. Biz ejderhalar mutlu olduğumuzda şarkı söylemeyi severiz. | Open Subtitles | أوه, شكرا نحن معشر التنين نحب الغناء عندما نكون سعداء |
Oh, teşekkürler. Biz ejderhalar mutlu olduğumuzda şarkı söylemeyi severiz. | Open Subtitles | أوه, شكرا نحن معشر التنين نحب الغناء عندما نكون سعداء |
Ben de öyle. Kalabalığın önünde şarkı söylemek... beni korkutuyor. | Open Subtitles | فكرة الغناء أمام هذا الحشد الكبير من الناس ترعبني كثيراً |
Evde oturabiliriz, sen şarkı söylersin ben de sana klavsenle eşlik ederim. | Open Subtitles | ،و إذا فضّلتِ البقاء في المنزل يمكنكِ الغناء بينما أنا أعزف البيانو |
şarkı söyleyemediğini ve bacaklarını bir haftadır traş etmediğini görecek kadar oldu. | Open Subtitles | كفاية لأعرف أنكِ لا تستطيعين الغناء و لم تحلقي قدميكِ منذ أسبوع |
Tran, şarkı söylemene karışmak istemem ama biraz da işle ilgilensen iyi olur. | Open Subtitles | تران ، أنا لا أَمانع ,الغناء على السفينة لَكنَّك وصلت لتنجز العمل، أيضاً |
Dans etme, şarkı söyleme ve bol bol eğlenme vakti! | Open Subtitles | أنه وقت الرقص و الغناء وقطع الكاتو والكثير من المرح |
Küçük bir kızken, herkes şarkı söylemenin kaderim olduğunu söylerdi, | Open Subtitles | عندما كنت فتاة صغيرة كان الجميع يقول لي الغناء مصيري |
Hem şarkı söyleyen hem de balondan hayvan yapan iki Buckingham Sarayı Muhafızı. | Open Subtitles | اثنين من حراس قصر باكنغهام و أيضاً الغناء , و عمل بالون حيوانات |
Glee, damarlarınızda dolaşanı değil içinizden gelen coşkuyu ifade ediyordu. | Open Subtitles | الغناء يفترض ان يكون عما بداخل قلوبكم ليس مايمشي باوردتكم |
Sue, Shue, Glee kulübünün durumunu öğrenmek için siz çağırdım. | Open Subtitles | سو , شو لقد استدعيتكم لمعرفة مايحصل في نادي الغناء. |
Büyük bir sahneye ihtiyacımız olacak çünkü Glee'dekiler de gösteri yapacaklar. | Open Subtitles | وسوف نحتاج إلى مسرح كبير، لأن شباب نادي الغناء سيغنون أيضاً. |
Şu şarkıyı söylemeyi kesmezsen sokağın ortasında bal kabağı çarpıştırmaya gitmek zorunda kalacağız. | Open Subtitles | إن لم تكفي عن الغناء سنقيم حفلة لقذف القرع هنا في وسط الشارع |
Ama eğer ona karaoke gözetimini anlatacak olursan ben de maymunla olanları anlatırım. | Open Subtitles | ولكن إذا أخبرته عن مراقبة مركز الغناء الفردي سأخبره بما حدث مع القرد |
şarkıcı ya da dansçı olsaydınız, bunu yapmam gerekmezdi. | Open Subtitles | فلترحب بنا هل تعلم لو ان اصدقائك يمكنهم الغناء او الرقص لم اكن لافعل ذلك انت تعلم |
Bu yüzden şarkıya başlamadan önce şarkı söylemenin benim için ne anlama geldiğini anlatmak istedim. | TED | ولذلك قبل أن أقوم بالغناء، أريد أن أخبركم ماذا يعني الغناء لي. |
Niye üşüyorum Paris güneşinin altında kahkaha ve şarkılar kaplarken göğü..? | Open Subtitles | لماذا أكون بارداً في نور شمس باريس حيث الضحك و الغناء |
Sing Sing'deki on sene dışında hiçbir şeyim yok bu işten... | Open Subtitles | سآخذ لا شيء من ذلك، ربما باستثناء عشر سنوات الغناء الغناء. |
Annen şarkıcılık dersleri aldı da ne oldu? | Open Subtitles | لقد تعلمت أمكِ الغناء و أنظري ماذا حدث لها |
Şarkıdaki tek tek notaların tamamının yanı sıra şarkıdaki ses birimlerini de bozduk. | TED | لقد قسمنا كل نغمة على حدا في الغناء وكذلك في الصوتيات في الغناء. |