İblis saldırısına uğradığımızda her zaman uygun olmayan ayakkabılar giyiyoruz. | Open Subtitles | إننا نرتدي دائماً الأحذية الغير مناسبة عندما تُهاجمنا الشياطين |
Demek istediğim, fikir şu, çağırdığında işini düzgün yapmayan sosyal görevliler, uygun olmayan koruyucu aileler, evlat edinilmeyi sürekli kendi yöneten hakimler. | Open Subtitles | ولكن, أعني, الفكرة هي تحدي العمال الإجتماعيين الذين لا يقومون بعملهم على نحو جيد أو عائلات الرعاية الغير مناسبة |
Shila Webb'in, bazı erkek müşterilerimizle, uygun olmayan bir yakınlık kurma alışkanlığı vardı. | Open Subtitles | "شيلا ويب" لديها عادة الألفة الغير مناسبة مع زبائننا الرجال |
Adamın en olmadık anda şıp diye ortaya çıkmakta üstüne yok. | Open Subtitles | لديه عادة بغيضة لمضايقتي بالأوقات الغير مناسبة |
Sen de hep en olmadık zamanlarda ortaya çıkıyorsun. | Open Subtitles | أنت دائما تظهر في الأوقات الغير مناسبة أليس كذلك؟ |
Tabii ki, kastettiğiniz bir tür uygunsuz ilişki değilse. | Open Subtitles | مالم , بالتأكيد أنك تقترح نوع من العلاقات الغير مناسبة |
- Bu odada bulunma amacım Krallığı bu tür uygunsuz eğlencelerin sonucundan korumak. | Open Subtitles | هو أن أنقذ المملكة من نتائج . هذه المتعة الغير مناسبة |
Açıkçası sorun değil. Ben de olmadık yerlerde ağlarım. | Open Subtitles | إنه ليس كذلك بصدق، إنني أقوم بالبكاء الأماكن الغير مناسبة طوال الوقت |