ويكيبيديا

    "الفائض" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • aşırı
        
    • Taşan
        
    • fazlası
        
    • fazlalığı
        
    • topluyorlar
        
    • ödeyecekler
        
    aşırı su, cismi bu drenaj borularına doğru yolundan saptırır. Open Subtitles الماء الفائض يبقى هنا .في أنابيب التصريف هذه
    aşırı adrenalin kalp problemlerine ve nöbete neden olabilir. Open Subtitles الادرينالين الفائض قد يسبب مشاكل قلبية و نوبات
    Dışarı Taşan silikon ve trikoetilen, efendim. Open Subtitles السيليكون و التريكلورايثلين الفائض يا سيدى
    Üretim fazlası mısırla ilgili bir konferanstaydı. Open Subtitles كان لديه مؤتمر صحفيّ كبيرًا عن الفائض من الذرة.
    Gelir dağılımı herkesi daha iyi hale getirecektir - sadece fakir insanları değil - çünkü seçme fazlalığı bizi hasta ediyor. TED إعادة توزيع الدخل سيحسن من حال الجميع، وليس فقط حال الفقراء، بسبب هذا الفائض المفرط للخيارات لدينا.
    Bölgedeki marketlerden fazla yiyeceği topluyorlar ve %50'ye varan indirimlerle satıyorlar. TED فهم يسترجعون الطعام الفائض من محلات الخضار ويبيعونه بخصم يصل 50 بالمئة من سعره.
    diyorlar. Yani bunu indirimli fiyattan veriyorlar ve sonra nesnelerin internetiyle onları zaman içinde inşa edecekler, elektrik masraflarının üçte birini ödeyecekler ve fazlasını şebekeye geri satabilecekler. TED بالتالي هم يبيعونها بتخفيض، وبعدها سيقومون بصناعتها مستخدمين شبكة اتصال الأجهزة المادية مع مرور الوقت، وسوف يدفعون ثلث تكلفة خدمات الكهرباء ويمكنهم إرجاع الفائض مرة أخرى إلى شبكة الكهرباء.
    Ve senden de tam olarak istediğim Carol Grady'nin aşırı hasar sigortası parasıyla ne yaptığını bulman. Open Subtitles و اريدك أن تعلمي بالضبط ماذا فعلت كارول غرادي بمال التأمين الفائض, حسناً؟
    Sonuçta, aşırı değerinde hayat bizim gibi insanlar için yaşam yapan şeydir. Open Subtitles بعد كل شيء ، الفائض هو ما يجعلنا نستحق حياة التعايش مع الناس.
    Diğer yandan fruktoz, başlıca karaciğer tarafından metabolize edilir ve karaciğeriniz bu tatlı, tatlı fruktozla aşırı yüklendiğinde, fazlalıklar yağa çevrilir. TED سكر الفواكه، من ناحية أخرى يتم استقلابه أساساً في الكبد، وعندما يثقل كبدك بسكر الفواكه الحلو جداً يتم تحويل الفائض إلى دهون.
    Yerel işçi ise çelik direk sayesinde aşırı kanama yaşamıyor ama ameliyathanede bile aşırı kan kaybını önleyemeyebilirim. Open Subtitles بالنسبة للعمل المواطن، الهيكل المعدني يمنعه عن النزيف حتى لو نقلناه لغرفة العمليات، سوف يكون من الصعب أن نمنع النزيف الفائض
    Bu iki faktör, yani aşırı nüfus ve yaşam tarzımız bir üçüncü faktörü tetikliyor, o da fosil yakıtlara olan bağımlılığımız. Open Subtitles إذاً هذان هما العاملَين الأولَين، الفائض السكاني وطريقة عيشنا تؤدّي إلى المشكلة الثالثة، ألا وهو الاعتماد على الوقود الأحفوري.
    Kötü haber de şu ki, bu ilk üç unsurun, yani aşırı nüfusun, aşırı tüketimin ve fosil yakıtlara bağımlılığının her birini çözmek on yıllar, hatta asırlar sürer. Open Subtitles الأخبار السيّئة هي، تلك العناصر الثلاثة الأولى، الفائض السكاني، الاستهلاك الفائض، والاعتماد على الوقود الأحفوري، ستحتاج كل واحدة منها لعقود
    Taşan keder... Open Subtitles ... الحزن الفائض
    Taşan öfke... Open Subtitles ... الغضب الفائض
    Tahminimce sen görsel veri topladıkça ihtiyaç fazlası bilgiler sinir ağı tarafından rastgele fotoğraflar olarak algılanıyor. Open Subtitles أعتقادي أن، كلما تتراكم عليك البيانات المرئية، الفائض يمكن تفسيره
    Bütçe fazlası veren bölge müdürleri, tasarruflarının %15'i kadar ikramiye alır. Open Subtitles مدراء الفروع الذين يصرفون أقل من الميزانية المخصصة يأخذون 15% من الفائض
    Ama Araf Bankası şu an ihraç fazlası mağazası. Open Subtitles ولكن المصرف من العذاب - هو الآن مخزن الفائض
    Her gün, geri kalanımız istemediği yiyecekleri çöpe atarken milyonlarca insan açlık çekiyor bu yüzden bu fazlalığı fakir insanların ellerine ulaştırabilecek bir yol bulmamız gerekiyor. Open Subtitles كل يوم يموت الملايين جوعاً بينما يلقى بقيتنا بطعام لا نريده لذا علينا أن نجد طريقة لتوصيل هذا الفائض
    Bu, neye dönüşüyor? Şöyle ki, Michelin yıldızlı restoranlardan atılacak olan fazla yiyecekleri topluyorlar, şimdi tüm artakalan yemekler ile daha düşük fiyatta başka bir restoranları var. TED حسنًا، لقد جمعوا كل الطعام الفائض من مطاعم "نجمة ميشلان" التي كانت ستُلقى، وبذلك أصبح لديهم مطعم آخر بسعر أقل بكثير، باستخدام كل بقايا الأكل.
    İlki, eğer daha çok para isterlerse ve bu aşırılığı biçimlendirip ödemesini yaparlarsa -- nereye ödeyecekler? Bu sorunu ele almak için işletilen bir fona -- hangi sorunu? TED الأول، لو أن هذا كلّف المزيد من المال ولكنه قلّل من ذلك الفائض ثم ضخّه -في ماذا؟- عملية تمويل من خلال أحد ما لحل مشكلة ما... ما هذه المشكلة؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد