Ve daha da ötesi, biliyorum ki birlikte, kızları haklarından alıkoyan yasal, kültürel ve siyasî yapıyı değiştirebiliriz. | TED | وعلاوة على ذلك، أعلم أنه معاَ يمكننا تغيير الإطار القانوني الثقافي والسياسي الذي يحرم الفتيات من حقوقهنّ |
Evlilik öncesi seksin tehlikelerinden kızları uyaran hayali bir hikâye bu. | Open Subtitles | إنّها رواية. لِتخويف الفتيات من العلاقات الجنسيه قبل الزواج |
Costa'dan kızlar getirir ve onları seks yapmaları için satar. | Open Subtitles | انه يجلب الفتيات من القوقاز، ويبيعهم لممارسة الجنس |
Tüm Meksika'dan, Amerika'dan ve Ukrayna'dan kızlar var. | Open Subtitles | هُناك تجد كل الفتيات من (المكسيك)، و(أمريكا) و (أوكرانيا). |
Kendini feda edip kadınları kurtardığın için teşekkürler, Ayrıca beni de etkiledin. | Open Subtitles | شكراً لإخراجك الفتيات من مأزقهم اليوم وأنا من ضمنهم |
Kendini feda edip kadınları kurtardığın için teşekkürler, Ayrıca beni de etkiledin. | Open Subtitles | شكراً لإخراجك الفتيات من مأزقهم اليوم وأنا من ضمنهم |
Liberya'nın uzak köşelerinde kızların ilkokulu bitirme şanslarının olmadığı bir yerde, Musu ısrarlıydı. | TED | هناك في ليبيريا القروية، حيث لا تتمكن معظم الفتيات من إنهاء تعليمهن الإبتدائي، كانت موسو مصرة. |
O zaman artık seninle işyerimdeki kızlardan birinin arasını yapmanın zamanı geldi. | Open Subtitles | اذاً انة الوقت لتجعلنى ارتب لك لقاء مع احدى الفتيات من مكتبى |
kızları futbol antrenmanından almayı unutmanı affedecek kadar. | Open Subtitles | خطأ كفاية لأسامحك على نسيان إحضار الفتيات من تدريب كرة القدم |
kızları Amerikalı askerlerden kurtaran şu adam mı? | Open Subtitles | آه، الرجل الذي انقذ الفتيات من الجنود الأمريكان ؟ |
kızları, yoksulluktan kurtarmak konusunda iyi bir geçmişi var. | Open Subtitles | لديها تاريخ لأخذ الفتيات من البيوت الفقيرة |
O kızları ofisten çıkardığın zaman içmekten hiç çekinmiyorlar. | Open Subtitles | بمجرد ان تخرج تلك الفتيات من المكتب لا يخافون من أن يشربوا |
Kendisinden önceki kızları dinlediğim gibi, onu da dinledim. | Open Subtitles | إستمعت لها مثلما فعلت مع مئات الفتيات من قبلها |
İşte bu, kızların eğitimlerine başlayıp bitirmesine engel olan bir kafa yapısı. | TED | وهذه هي العقلية التي تُخرج الفتيات من المدرسة أو تمنعهن من استكمال دراستهن. |
Kasabaya dışardan gelen kızların neredeyse tamamı, soluğu orda alır. | Open Subtitles | تقريباً كل الفتيات من خارج المدينة ينتهي بهن الأمر بالبقاء هناك |
Aklını kızlardan alamasa da benim en iyi stajyerimdi. | Open Subtitles | كان الطبيب المتدرب المفضل لدي بالرغم من أنه لا يستطيع أن يبعد الفتيات من تفكيره |
Gio'yu da çağırabilirim, barda tanıştığı kızlardan birini getirir. | Open Subtitles | سيحضر إحدى الفتيات من تلك الحانه أتعلمين .. أنا بخير |