| Malı genelde Şafak vakti bırakıyorlar ama bugün de bir tane olacak. | Open Subtitles | إنهم يعملون التسليم غالباً في الفجر لكن ستكون هناك واحدة اليوم بالرغم |
| İstediğini söyleyebilirsin ama sana söz veriyorum Şafaktan önce ölmüş olacaksın. | Open Subtitles | تستطيع ان تقول ما تريده أعدك بأنك ستكون ميت قبل الفجر. |
| Yarın şafakta yola çıkarsak, Vermont'a gün bitmeden yetişebiliriz. Ve eğer... | Open Subtitles | إذا غادرنا غدا مع الفجر سنصل إلى فيرمون في الوقت المحدد. |
| Şu an uzak evrene, kozmik şafağa bakmaya hazır durumdayız. | TED | لذا فنحن ننظر الى الكون المستقبلي، الفجر الكونى. |
| sabah yıldızı... seher yıldızı... gün ışımadan hemen önce kaybolur. | Open Subtitles | إنها نجمة الصباح، نجم الفجر .. الذي يخرج قبل الفجر. |
| İffetli kadın dediğin Sabaha kadar zikreder, öyle değil mi? | Open Subtitles | السيدة المحتشمة تحب التأمل عند الفجر , أليس كذلك ؟ |
| Ama önce, duyduğuma göre aramızda eski bir New Dawn üyesi varmış. | Open Subtitles | لكن أولا، سمعت أنه لدينا عضو جديد لفرقة الفجر الجديد في المنزل. |
| Saat 4:00'de beni kaldırmaya gelirdi ve Şafak vakti yürümeye başlardık. | Open Subtitles | كان يوقظني الساعة الرابعة صباحاً و كنا نذهب للمراقبة قبل الفجر |
| Şafak söküp avukatlar gelene kadar. O da eğer şanslıysak. | Open Subtitles | حتّى الفجر قبل أن يظهر المحامين، هذا إن حالفنا الحظّ. |
| Şafak vakti bir güvenlik birimi... numuneyi ve verileri analiz için toplayacak. | Open Subtitles | طاقم الإحتواء سيكون هنا عند الفجر ليجمعوا عينات وأيّ بيانات أخرى للتحليل. |
| Şafaktan önceki en karanlık anlarda bir kadın yatağına döner. | Open Subtitles | في أحلك اللحظات قبل بزوغ الفجر عادت إمرأة إلى فِراشها |
| ve Joe Lone Elk, hangi gün bilmiyorum ama Şafaktan önce. | Open Subtitles | و جو لون إيلك, لست متأكدا ًما اليوم, لكن قبل الفجر |
| Tekrar tekrar, sanki Şafaktan hemen önce ölümle yapılan uğursuz bir dans gibi aynı şey tekrarlanıp gider. | TED | مرارًا وتكرارًا حتى تخورَ قواك، كرقصةٍ مشؤومةٍ مع الموت قبل الفجر مباشرة. |
| İlk kez şafakta beni yatakta yalnız başıma bırakmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لأول مرة لن تكون مضطراً لتركي وحدي في السرير عند الفجر |
| Doğuya özgü gecenin nameleri şafakta biter. Ve sabah... | Open Subtitles | انشودة ليلة شرقية تنتهى فى الفجر ،،، و ها هو الصباح |
| Ama yine de emin olmak için şafağa dek her saatte 2 defa zigzag çizeceksin. | Open Subtitles | لكن لنقف على رد الفعل فستقوم بالإبحار فى خط سير متعرج مرتين كل ساعه و حتى الفجر |
| Saat 23:59, burası Özgür Amerika Radyosu, müzik ve gerçeklerle şafağa kadar sizinleyiz. | Open Subtitles | انها 1 01: 59 في إذاعة أمريكا الحرة، وهذا هو العم سام مع الموسيقى والحقيقة حتى الفجر |
| Yani, saat kaç gibi. sabah gün ağarırken. Belki, uykuda yakalayabiliriz. | Open Subtitles | كنت دائماً اصطادهم فبل الفجر ربما ستستطيع الامساك بهم وهم نائمون |
| Geç saate kadar çalıştım. Sabaha karşı anca yatabildim. | Open Subtitles | لقد عملت لوقت متأخر ليلة أمس إننى لم أنم حتى الفجر |
| Dawn'ın bir düğününü ben yapmıştım. | Open Subtitles | أنا عَمِلتُ أحد أوقاتِ الفجر ' حفلات زفاف. |
| Ve eğer her şey yolunda giderse, yarın sabah güneş doğarken hep birlikte San Miguel'e saldıracağız. | Open Subtitles | غدا عند بزوغ الفجر سنهاجم جميعا سان ميجال |
| gün doğmadan onu doyurmuştum. Aç olduğunu zannetmiyorum. | Open Subtitles | ،لقد أطعمتها قبل الفجر فلا أظن أنها جائعة |
| Tamamen karaya çıkmadan Şafakla birlikte saldırmalıyız. | Open Subtitles | يجب مهاجمتهم عند الفجر قبل ان يرسو كل الاسطول |
| Lütfen yarın da bizimle olun. Sabahınızı Daybreak'te geçirdiğiniz için... - ...teşekkür ederiz. | Open Subtitles | لذا أنضم لنا غداً و شكراً لقضاء فترةالصباحمع برنامج"الفجر". |
| Sabahın köründe kalkıyoruz ve kalemler için son paramızı harcıyoruz. | Open Subtitles | لماذا نسيقظ من الفجر وندفع ثمن أقلام الرصاص من رواتبنا |
| Buralardaki her serseri Sabahtan akşama kadar ateş ederken olmaz. | Open Subtitles | ليس مع كل الحمقى الموجودين من طلوع الفجر الى الغروب |