Her iki taraf dinlenmişti her iki tarafın konuşma fırsatı olmuştu. | Open Subtitles | كلا الجانبين كان لديه الفرصة للتحدث. وبعد أسبوع واحد |
Polislerle kısa süre önce konuşma fırsatı buldum. | Open Subtitles | أتيحت لي الفرصة للتحدث مع احد رجال الشرطه في وقت سابق |
Sonunda bu konuyu konuşma fırsatı yakaladığınıza sevindim. | Open Subtitles | أنا سعيدة انه أخيرا سنحت لكم الفرصة للتحدث حول هذا الأمر |
Bu trajik bir durum olsa da müşterilerimizle bu şirketin geleceği hakkında konuşma şansını yakaladığımız için mutluyum. | Open Subtitles | كمأساوية الموقف، أنا على الأقل سعيد لأن تتسنى لنا الفرصة للتحدث مع العملاء عن مستقبل الشركة. |
Çünkü daha önce konuşma şansını bulamadık. | Open Subtitles | لأننا لم تسمح لنا الفرصة للتحدث سابقا |
Bu gece, özel röportajda ilk kez Emily ile konuşma şansımız olacak. | Open Subtitles | الليلة، فى لقاء حصرى لدينا الفرصة للتحدث مع إميلى للمرة الأولى |
Yeni kitabınız hakkında konuşma fırsatımız da olur. | Open Subtitles | وسيتيح لنا الفرصة للتحدث عن كتابك الجديد، |
Baban ve ben, oturup, konuşma fırsatı bulamadık,..yani.. | Open Subtitles | انا وأبيك لم نجد الفرصة للتحدث |
Annemin Dr. Steve'le konuşma fırsatı bulduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا اعتقد ان والدتي لديها الفرصة للتحدث مع "د.ستيف" بعد |
Biz henüz konuşma fırsatı yakalayamadık. | Open Subtitles | .. أه .. نحن لم تتح لنا الفرصة للتحدث |
Bütün bunlar olurken seninle pek konuşma fırsatı bulamadık. | Open Subtitles | مع كل ما يحدث لم تتح لنا الفرصة للتحدث |
Babanla,konuşma fırsatı bulamamıştım. | Open Subtitles | لم تتسني ليّ الفرصة للتحدث مع والدك. |
konuşma fırsatı olanlar sevilmez. | Open Subtitles | لا يحبذ أن يمتلكوا الفرصة للتحدث |
Barbeküde olanlar hakkında konuşma şansımız olmadı. Bir sebebi de yok. | Open Subtitles | لم تتسنى لنا الفرصة للتحدث بشأن ما وقع خلال الشواء |
Ne yazık ki siyahlardan ve Meksikalılardan neden bu kadar nefret ettiğini konuşma fırsatımız olmadı. | Open Subtitles | أتعلم،من المؤسف أنه لم تسنح لنا الفرصة للتحدث عن سبب كرهك للسود و المكسيكيين لهذه الدرجة |