ويكيبيديا

    "الفرق هو" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • Fark şu
        
    • Tek fark
        
    • tek farkının
        
    • aradaki fark
        
    Fark şu ki eğer ortada bir cinayet varsa tesadüfler söz konusu olmaz. Open Subtitles الفرق هو أنّه لا توجد هناك مصادفات، ليس عندما تكون هناك جريمة قتل
    Bu sefer Fark şu ki, ne için hazırlanacağımızı biliyoruz. TED الفرق هو أننا، في هذه المرة، نعرف ما يجب الاستعداد له.
    Fark şu ki biz O'nu tanıyoruz, diğerleri tanımıyor. Open Subtitles إن الفرق هو أننا نعرف ذلك عنه بينما لا يعرف الآخرون من هنا نحن سعيدا الحظ إذهب لتستريح يا حبيبى
    Kazanırsan, ölürsün. Tek fark, kazananı ben öldürüyorum. Open Subtitles الفرق هو انني سأقتل الفائز سيكون هذا أسرع
    Kazanırsan, ölürsün. Tek fark, kazananı ben öldürüyorum. Open Subtitles الفرق هو أنني سأقتل الفائز وسيكون هذا أسرع
    Bu, senin de annen gibi yetenekli becerikli ve sıradışı bir cerrah olduğun ama tek farkının, senin, onun hatalarından ders alman olduğu anlamına geliyor. Open Subtitles يعني هذا أنكِ جرّاحة موهوبة و بارعة و غير عادية، مثل والدتكِ , لكن الفرق هو أنه يمكنكِ التعلم من أخطائها
    aradaki fark, en azından savaşta düşmanın kim olduğunu biliyorsun. Open Subtitles الفرق هو, أنه في الحرب... على الأقل تعرفين من عدوك
    Fark şu ki, ben iç güdülerime güveniyorum Ve o da bana bunun futbolla ilgili olduğunu söylüyor. Open Subtitles الفرق هو ، وأنا على ثقة الشجاعة بلدي ، وأنهم يقولون لي كان هذا عن كرة القدم.
    Ama Fark şu ki... hatırladığım kadarıyla ... sana katlanmak zorunda kalmıştım. Open Subtitles ولكن الفرق هو أنّه حسبما أذكر، كان عليّ تحمّلك
    Fark şu ki, ben öyle olduğum için memnunum çünkü olmasaydım öylece yuvarlanıp hayatım boyunca mutsuz olup benden ne istiyorsan onu yapardım. Open Subtitles الفرق هو انني سعيد بذلك لإنه لو لم اكن كذلك كنت فقط سوف انهار واكون بائسا طوال حياتي
    Fark şu ki, ben, bir gerçek ve fikir arasındaki farkı biliyorum. Open Subtitles الفرق هو أنني أعرف الفرق بين الفكرة و الحقيقة
    Fark şu ki biz bu ülkeye iş sağlıyoruz. Open Subtitles الفرق هو أن.. نحافظ على هذا البلد في مجال الأعمال التجارية.
    Ama Fark şu, o zamanlar bu değişim kendi haklarini korumaya çalışan cok ateşli bir feminist hareket tarafından yürütülüyordu, oysa şimdi bu tip ateşli bir hareket veya benzer bir şey söz konusu değil. TED لكن الفرق هو ، عندئذ ، كان مدفوع بواسطة حركة نسوية متحمسة كانت تحاول أن تصمم وتحقق رغباتها الخاصة ، إنما هذه المرة ، ليس سببها الحماسة ، وليست عن أي نوع من الحركات .
    Fark şu ki senin bana katılmanı istemiyorum. Open Subtitles الفرق هو أنني لا أريدكِ أن تنضمّي إليّ
    Aradaki Fark şu, ben sana yardım etmeye çalışıyorum. Open Subtitles حسناً، الفرق هو أنني أحاول مساعدتكِ
    Fark şu ki bunun fırınında bir ceset var. Open Subtitles الفرق هو أنّ هذا لديه جثة في الفرن
    Tek fark ölme işini başkasına bırakmaktan memnun olman! Open Subtitles ولكن الفرق هو أنك سعيد لترك شخص آخر يتولى مهمة الموت
    Aramızdaki Tek fark siz mazlumların sırtında yükseldiniz. Open Subtitles الفرق هو أن كنت قد ارتفعت أعلى على ظهور المظلومين مني
    Aramızdaki Tek fark, senin ikinci bir şansın oldu. Open Subtitles الفرق هو, انك حصلت على فرصة ثانية.
    Tek fark Jay bundan etkilendi. Open Subtitles الفرق هو أن جي قد تأثر
    Bu, senin de annen gibi yetenekli becerikli ve sıradışı bir cerrah olduğun ama tek farkının, senin, onun hatalarından ders alman olduğu anlamına geliyor. Open Subtitles يعني هذا أنكِ جرّاحة موهوبة و بارعة و غير عادية، مثل والدتكِ , لكن الفرق هو أنه يمكنكِ التعلم من أخطائها
    aradaki fark ise, benim dünyamda o şiddet dolu arzuların asla gerçekleşmeyeceğini biliyordum. Open Subtitles الفرق هو بعالمي أعرفُ بأن هذه الرغباتِ العنيفة لن تحدثُ مطلقاً بالحقيقة.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد