Artık fakir ve savunmasız kişiler , yada aslında hiç kimse, bir enfeksiyon hastalığı ile tehdit edilmemeli. | TED | لم يعد الفقراء و الضعفاء في خطر الإصابة بالأمراض المعدية أو أي أحد. |
Stillson fakir ve zengini ikisinide temsil ediyor. | Open Subtitles | ستيلسون يمثل الآن كلا من الفقراء و الأغنياء |
Bütün mal varlığına el koyularak Tandoor'un fakir ve aç insanlarına dağıtılmış. | Open Subtitles | و تم الحجر على أملاكه, و أعطيت للناس الفقراء و الجوعى في تندور |
Dünyada üç tip insan vardır zenginler yoksullar ve arada kalan herkes. | Open Subtitles | هناك ثلاثة أنواع من الناس في هذا العالم الأغنياء الفقراء و الوسط بينهما |
Zenginler yoksullar ve aradakiler. | Open Subtitles | الأغنياء الفقراء و الوسط بينهما |
yoksullar ve şairler birbirine benzer. | Open Subtitles | الفقراء و الشعراء سيان |
Etrafımız fakir ve hasta olanlarla doluşmaya devam ediyor. | Open Subtitles | الفقراء و المتسخون مستمرون في اجتياح الحي |
tek farkı bu tarz adil olmayan mahkumiyetlerde genelde fakir ve azınlık mensubu insanların olması. | Open Subtitles | الفرق الوحيد أنّ الناس الذين يستهدفهم في العادة هذا النوع من ردود الأفعال العقابية هم الفقراء و الأقليات |
fakir ve ezilen insanlarıma | Open Subtitles | الفقراء و المساكين |
fakir ve ezilen insanlarıma | Open Subtitles | الفقراء و المساكين |